3. SU KİRLİLİĞİ VE ÇEVRESEL KALİTE
2007
Sevenler, Sibel; Yağlıoğlu, Deniz; Gürlek, Mevlüt; Turan, Cemal
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Sevenler2007,
title = {Toksik Kirleticilere Maruz Bırakılan Tilapia’da (Oreochromis aureus) Genetik Değişim ve Tolerans İlişkisi},
author = {Sibel Sevenler and Deniz Yağlıoğlu and Mevlüt Gürlek and Cemal Turan},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/SKCK/skck09dsd.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Bu çalışmada tilapia türü olan Oreochromis aureus üzerinde yüksek konsantrasyonlar da uygulanacak farklı gruptaki toksik kirleticilerin meydana getirebileceği genetik değişim ve genotiplerin kirleticilere karşı göstereceği toleransların belirlenmesi amaçlanmıştır. O. aureus laboratuar koşulları altında ayrı ayrı, 40 saat boyunca 0, 03735 g/L potasyum kromat’a, 40 saat boyunca 10, 42 µg/L endosülfan’a, ve 48 saat boyunca 8mg/L dodecylbenzenesulfanic asit sodyum tuzuna maruz bırakılmıştır. Deneme sonunda ölen ve hayatta kalan örneklerin tamamının genetik yapısı altı enzim (ME, ICD, AAT, PGI, MDH, G3PDH) kullanılarak allozyme elektroforez metoduyla analiz edilmiştir. Deneme süresince kontrol grubundaki balıklarda ölüm meydana gelmezken, deneme gruplarındaki balıklarda sırasıyla, potasyum kromat muamelesi sonunda %100, dodecylbenzenesulfanic asit sodyum muamelesi sonunda da %90 ve endosülfan muamelesinde ise %70’nin öldüğü tespit edilmiştir. En yüksek ölüm oranının potasyum kromat uygulaması sonunda gerçekleştiği görülmüştür. PGI, MDH ve G3PDH enzimlerinde genotip tayini gerçekleştirilememiştir. ME, ICD ve AAT enzimlerinde genotip tayini yapılmıştır. Genotip tayini sonunda, AAT enziminde bir çeşit homozigot genotip elde edilirken, ME ve ICD enzimlerinde iki çeşit homozigot genotip tespit edilmiştir. Ki-kare testi ile deterjan ve endosülfan uygulaması sonunda ölen ve hayatta kalan bireylerin, ME enziminde gözlenen allel frekansları arasındaki ilişkinin önemsiz olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte ME ve ICD enzimleri için uygulama gruplarının tamamı arasında da önemli bir fark olmadığı gözlenmiştir. Kaplan-Meier metodu ile hesaplanan potasyum kromat ve deterjan uygulaması sonunda elde edilen bireylerin en yüksek ve en düşük ölüm saati ortalamaları (TTD) arasında gözlenen sonuçların istatistiksel olarak önemli olmadığı ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Tilapia, Toksik kirleticiler, Tolerans, Genetik Analiz},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada tilapia türü olan Oreochromis aureus üzerinde yüksek konsantrasyonlar da uygulanacak farklı gruptaki toksik kirleticilerin meydana getirebileceği genetik değişim ve genotiplerin kirleticilere karşı göstereceği toleransların belirlenmesi amaçlanmıştır. O. aureus laboratuar koşulları altında ayrı ayrı, 40 saat boyunca 0, 03735 g/L potasyum kromat’a, 40 saat boyunca 10, 42 µg/L endosülfan’a, ve 48 saat boyunca 8mg/L dodecylbenzenesulfanic asit sodyum tuzuna maruz bırakılmıştır. Deneme sonunda ölen ve hayatta kalan örneklerin tamamının genetik yapısı altı enzim (ME, ICD, AAT, PGI, MDH, G3PDH) kullanılarak allozyme elektroforez metoduyla analiz edilmiştir. Deneme süresince kontrol grubundaki balıklarda ölüm meydana gelmezken, deneme gruplarındaki balıklarda sırasıyla, potasyum kromat muamelesi sonunda %100, dodecylbenzenesulfanic asit sodyum muamelesi sonunda da %90 ve endosülfan muamelesinde ise %70’nin öldüğü tespit edilmiştir. En yüksek ölüm oranının potasyum kromat uygulaması sonunda gerçekleştiği görülmüştür. PGI, MDH ve G3PDH enzimlerinde genotip tayini gerçekleştirilememiştir. ME, ICD ve AAT enzimlerinde genotip tayini yapılmıştır. Genotip tayini sonunda, AAT enziminde bir çeşit homozigot genotip elde edilirken, ME ve ICD enzimlerinde iki çeşit homozigot genotip tespit edilmiştir. Ki-kare testi ile deterjan ve endosülfan uygulaması sonunda ölen ve hayatta kalan bireylerin, ME enziminde gözlenen allel frekansları arasındaki ilişkinin önemsiz olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte ME ve ICD enzimleri için uygulama gruplarının tamamı arasında da önemli bir fark olmadığı gözlenmiştir. Kaplan-Meier metodu ile hesaplanan potasyum kromat ve deterjan uygulaması sonunda elde edilen bireylerin en yüksek ve en düşük ölüm saati ortalamaları (TTD) arasında gözlenen sonuçların istatistiksel olarak önemli olmadığı ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Tilapia, Toksik kirleticiler, Tolerans, Genetik Analiz
Başar, Ersan; Köse, Ercan
Trabzon Deniz Tanker Terminalinde Petrol Dağılımı Simülasyonu Conference
ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya, 2007.
@conference{Başar2007,
title = {Trabzon Deniz Tanker Terminalinde Petrol Dağılımı Simülasyonu},
author = {Ersan Başar and Ercan Köse},
url = {http://www.akuademi.net/USG/USG2007/SKCK/skck10sbb.pdf},
year = {2007},
date = {2007-05-18},
booktitle = {ULUSAL SU GÜNLERİ 2007, 16-18 Mayıs 2007, Antalya},
abstract = {Trabzon Tanker Terminali Doğu Karadeniz’de bulunan tek, deniz ürün deniz terminali olarak kullanılmaktadır. Bu terminalde yılda ortalama 60-70 adet tanker operasyon yapmaktadır. Terminale gelen tankerlerden, petrol 2 şamandıra istasyonunda boru hattı ile karada bulunan tanklara basılmaktadır. Aynı anda 2 tanker tahliye yapabilmektedir. Terminalin kuzey doğusunda 1 deniz mili mesafede çok sayıda balık kafesleri bulunmakta olup bu kafeslerde yoğun olarak yetiştiricilik yapılmaktadır. Terminal, Türkiye’nin Doğu Karadeniz sahilinde bulunan tek tanker terminali olma özelliğini korumaktadır. Çalışmanın yapıldığı istasyonda bulunan 2 adet şamandıra 40°58’40 N - 40 °49’32 E ve 40 °58’14 N - 40 °51’01 E koordinatlar ı arasında yer almaktadır. Yapılan çalışmada, tahliye sırasında tankerlerden basılan petrolü karadaki tanklara taşıyan boru hatlarında veya tanker bağlantı manifoltlarında meydana gelen sızıntı sonucunda oluşabilecek petrol dağılımı tespit edilmiştir. Bu dağılım belirlenirken 2 ayrı rüzgâr yönünde ve h ızında simülasyon çalıştırılmıştır. Senaryolar GNOMETM v1.2.6. petrol dağılımı modeli kullanılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan senaryolarda kaza sonrasında oluşan petrol dağılımında her bir kaza için 250 ton petrolün yayılım gösterdiği kabul edilmiştir. Senaryolar sonrasında riskli alanlar belirlenmiş olup oluşabilecek kaza sonrasında müdahale tarzı tespit edilmiştir. Güney batı yönünden 12 knot şiddetinde gelen rüzgârlar oldu ğunda olabilecek bir petrol dökülmesi veya sızıntısında kafeslerin risk altında olabileceği buna karşın güney yönden gelen rüzgâr ile petrolün aç ık denize sürükleneceği belirlenmiştir. Bu şekilde oluşabilecek bir kazada bariyerle müdahale edilerek petrolün kafeslere ulaşması engellenmiş olunabilir. Müdahale yönü olarak da bariyerlerin kuzey doğu yönünden güney batı istikametine doğru serilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Petrol Kirliliği, simülasyon, model, tanker kazası, deniz kafesi, Karadeniz, tanker terminali.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Trabzon Tanker Terminali Doğu Karadeniz’de bulunan tek, deniz ürün deniz terminali olarak kullanılmaktadır. Bu terminalde yılda ortalama 60-70 adet tanker operasyon yapmaktadır. Terminale gelen tankerlerden, petrol 2 şamandıra istasyonunda boru hattı ile karada bulunan tanklara basılmaktadır. Aynı anda 2 tanker tahliye yapabilmektedir. Terminalin kuzey doğusunda 1 deniz mili mesafede çok sayıda balık kafesleri bulunmakta olup bu kafeslerde yoğun olarak yetiştiricilik yapılmaktadır. Terminal, Türkiye’nin Doğu Karadeniz sahilinde bulunan tek tanker terminali olma özelliğini korumaktadır. Çalışmanın yapıldığı istasyonda bulunan 2 adet şamandıra 40°58’40 N - 40 °49’32 E ve 40 °58’14 N - 40 °51’01 E koordinatlar ı arasında yer almaktadır. Yapılan çalışmada, tahliye sırasında tankerlerden basılan petrolü karadaki tanklara taşıyan boru hatlarında veya tanker bağlantı manifoltlarında meydana gelen sızıntı sonucunda oluşabilecek petrol dağılımı tespit edilmiştir. Bu dağılım belirlenirken 2 ayrı rüzgâr yönünde ve h ızında simülasyon çalıştırılmıştır. Senaryolar GNOMETM v1.2.6. petrol dağılımı modeli kullanılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan senaryolarda kaza sonrasında oluşan petrol dağılımında her bir kaza için 250 ton petrolün yayılım gösterdiği kabul edilmiştir. Senaryolar sonrasında riskli alanlar belirlenmiş olup oluşabilecek kaza sonrasında müdahale tarzı tespit edilmiştir. Güney batı yönünden 12 knot şiddetinde gelen rüzgârlar oldu ğunda olabilecek bir petrol dökülmesi veya sızıntısında kafeslerin risk altında olabileceği buna karşın güney yönden gelen rüzgâr ile petrolün aç ık denize sürükleneceği belirlenmiştir. Bu şekilde oluşabilecek bir kazada bariyerle müdahale edilerek petrolün kafeslere ulaşması engellenmiş olunabilir. Müdahale yönü olarak da bariyerlerin kuzey doğu yönünden güney batı istikametine doğru serilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Petrol Kirliliği, simülasyon, model, tanker kazası, deniz kafesi, Karadeniz, tanker terminali.
Kaynak Gösterimi
Burada yer alan makaleler, 16-18 Mayıs 2007 tarihleri Antalya’da yapılan Ulusal Su Günleri Sempozyumunda sunulmuş ve Türk Sucul Yaşam Dergisi’nin 3-5. cilt 5-8. sayısında (2007) yayımlanmıştır. Makaleleri yayınlarınızda kaynak olarak kullanırken lütfen bu bilgiye yer veriniz.