BİLDİRİ VE MAKALE ARAMALARI İÇİN BU SAYFAYI KULLANINIZ
1081.
DUYAR, Hünkar A.; ÇETİNKAYA, Osman
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{DUYAR1995,
title = {VAN GÖLÜ'nde YAŞAYAN İNCİ KEFALİ (Chalcalburnus tarichi Pallas 1811) 'nden BALIK UNU YAPIMI ve ELDE EDİLEN UNUN KALİTESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA},
author = {Hünkar A. DUYAR and Osman ÇETİNKAYA},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d238sub.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Bu araştırmada, İnci Kefalı {Chalcalburnus tarichi) 'nden balık unu üretimi ve üretilen ürünün kalitesi üzerinde çalışılmışdır. Balıklar bütün olarak pişirilmiş, kıyılmış, preslenmiş, kurutularak blenderde parçalanmış ve değirmende öğütülmüştür. Elde edilen balık ununda fiziksel ve kimyasal analizler yapılmıştır. İnci Kefelinden yapılan balık ununda renk; Ekim ve Kasım örneklerinde koyu san kahve; Mayıs ve Aralık örneklerinde açık sarımsı-kahve olarak belirlenmiştir. Ekim ve Aralık örneklerinde topaklaşmalar olurken, Kasım ve Mayıs örneklerinde topaklaşmaya rastlanmamıştır. Ekim ve Kasım 'da kemik-kılçık oranının Mayıs ve Aralık 'ta üretilenden daha fazla olduğu; Ekim, Kasım ve Aralık ayı örneklerinin Mayıs ayı örneklerinden daha ağır kokulu olduğu belirlenmiştir. Mayıs ayında yapılan balık ununun normal balık unu görünümünde, partikül büyüklüğü bakımından homojen olduğu belirlenmiştir, inci kefelinden üretilen batık unlarında yapılan kimyasal analizlerde, ham protein % 51.65-56.58; ham kül % 11.22-16.54; ham yağ % 20.44-26.12; nem oranı ise % 2.68-5.46 arasında belirlenmiştir. Kalsiyum oranı % 6.47-7 79; fosfor oranı % 2.56-3.0 arasında bulunmuştur. Elde edilen unda pepsin-HC! de »indirilebilir protein oranı % 51.48, protein sindirilebilirliği ise % 91 olarak belirlenmiştir. Un üretim randımanı % 20 olarak belirlenmiş, undaki fazla yağ ile düşük ham protein ve nem oranının üretim metodundan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. İnci kefelinden balık unu üretiminin ekonomik olacağı, elde edilen unun hayvan beslemede emniyetle kullanılabileceği söylenebilir.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu araştırmada, İnci Kefalı {Chalcalburnus tarichi) 'nden balık unu üretimi ve üretilen ürünün kalitesi üzerinde çalışılmışdır. Balıklar bütün olarak pişirilmiş, kıyılmış, preslenmiş, kurutularak blenderde parçalanmış ve değirmende öğütülmüştür. Elde edilen balık ununda fiziksel ve kimyasal analizler yapılmıştır. İnci Kefelinden yapılan balık ununda renk; Ekim ve Kasım örneklerinde koyu san kahve; Mayıs ve Aralık örneklerinde açık sarımsı-kahve olarak belirlenmiştir. Ekim ve Aralık örneklerinde topaklaşmalar olurken, Kasım ve Mayıs örneklerinde topaklaşmaya rastlanmamıştır. Ekim ve Kasım 'da kemik-kılçık oranının Mayıs ve Aralık 'ta üretilenden daha fazla olduğu; Ekim, Kasım ve Aralık ayı örneklerinin Mayıs ayı örneklerinden daha ağır kokulu olduğu belirlenmiştir. Mayıs ayında yapılan balık ununun normal balık unu görünümünde, partikül büyüklüğü bakımından homojen olduğu belirlenmiştir, inci kefelinden üretilen batık unlarında yapılan kimyasal analizlerde, ham protein % 51.65-56.58; ham kül % 11.22-16.54; ham yağ % 20.44-26.12; nem oranı ise % 2.68-5.46 arasında belirlenmiştir. Kalsiyum oranı % 6.47-7 79; fosfor oranı % 2.56-3.0 arasında bulunmuştur. Elde edilen unda pepsin-HC! de »indirilebilir protein oranı % 51.48, protein sindirilebilirliği ise % 91 olarak belirlenmiştir. Un üretim randımanı % 20 olarak belirlenmiş, undaki fazla yağ ile düşük ham protein ve nem oranının üretim metodundan kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. İnci kefelinden balık unu üretiminin ekonomik olacağı, elde edilen unun hayvan beslemede emniyetle kullanılabileceği söylenebilir.
1082.
ATAY, Doğan; KORKMAZ, Şeref A; POLATSÜ, Serap; YILDIZ, Hijran; RAD, Ferid
SU ÜRÜNLERİ TÜKETİM PROJEKSİYONLARI ve ÜRETİM HEDEFLERİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{ATAY1995,
title = {SU ÜRÜNLERİ TÜKETİM PROJEKSİYONLARI ve ÜRETİM HEDEFLERİ},
author = {Doğan ATAY and Şeref A KORKMAZ and Serap POLATSÜ and Hijran YILDIZ and Ferid RAD},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d201bsb.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Su ürünleril, deniz ve iç sulardaki bitkisel ve hayvansal organizmaların oluşturduğu topluluklar olup, onların kaynak olarak entegre işletilmeleri, yetiştirilmeleri, açık deniz balıkçılığı ve ilgili konuları kapsayan multidisipliner bir konudur. Tarımsal faaliyetler içerisinde değerlendirilen su ürünleri ve özellikleri balık yetiştiriciliği, son yıllara kadar diğer tarımsal faaliyetlerde görülen ilgi ve gelişmeyi gösterememiştir. Bu sebeple, brüt tarımsal üretim değeri içerisinde su ürünleri üretiminin payı diğer tarımsal üretim kollarına göre dûşûk kalmıştır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Su ürünleril, deniz ve iç sulardaki bitkisel ve hayvansal organizmaların oluşturduğu topluluklar olup, onların kaynak olarak entegre işletilmeleri, yetiştirilmeleri, açık deniz balıkçılığı ve ilgili konuları kapsayan multidisipliner bir konudur. Tarımsal faaliyetler içerisinde değerlendirilen su ürünleri ve özellikleri balık yetiştiriciliği, son yıllara kadar diğer tarımsal faaliyetlerde görülen ilgi ve gelişmeyi gösterememiştir. Bu sebeple, brüt tarımsal üretim değeri içerisinde su ürünleri üretiminin payı diğer tarımsal üretim kollarına göre dûşûk kalmıştır.
1083.
CİRİK, Semra
SULAK ALANLARIN KORUNMASI VE SU ÜRÜNLERİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{CİRİK1995,
title = {SULAK ALANLARIN KORUNMASI VE SU ÜRÜNLERİ},
author = {Semra CİRİK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d202isi.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Yoğun biyolojik etkinlikler nedeniyle zengin çeşitliliğe sahip sulak alanlar be; : zengindirler. Suları tatlı, tuzlu veya acı olabilen, derinliği 6 m. den az doğal veya yapay şekilde oluşan, sürekli veya mevsimsel olarak görülebilen göl, gölet,dalyan gibi durgun sular ile akarsular, sulak alanlar kapsamına girmektedir. Bu alanlar barındırdıkları çeşitli canlıları nedeniyle avcıların ve balıkçıların uğrak yeridirler. Kıyılan örten su kuşağındaki sazlar da kesilerek yörede yaşayanlara ekonomik katkı sağlar. Sulak alanlar aynı zamanda aşırı yağışlarda yağışın depolanmasını sağlarlar ve yeraltı sularını düzenlerler. Tarım için gerekli su seviyesini muhafaza ederler; su taşkınlıklarını ve erozyonu önlerler; kıyıı şeridinin yapısını korurlar. Çevrenin iklimi üzerinde de etkileri olup kuraklık tehlikesini azaltırlar. Bu alanlar insan ve doğal dengenin devamlılığı için son derece önemlidir. Bu değerli sucul ekosistemler son yıllarda toprağa olan talebin artması sonucu kurutulup kullanılmaktadır. Kurutulan yörelerde tanm alanları kazanma amaçlanmış yaban hayatı ve bu alanlardan elde edilen balık, kerevit, saz gibi bitkisel ve hayvansal gelir kaynaklan dikkate alınmamıştır. Kurutulmuş alanlarda tuzlanma, rüzgar erozyonu gibi sebeplerle toprak verimsizleşmiş,çoraklaşmıştır. sulak alanlardsa karşılaşılan en önemli tehlike bu ortamlann kirlenmesidir. Gelişen sanayi tesislerinin atıklarının bu ortamlara verilmesi hızlı kentleşme ve kıyısal yerleşim sonucu kullanılmış suların arıtılmadan sulak alanlara verilmesi ve buralan besleyen akarsuların taşıdığı tanmsal atıklar kirliliği hızla arttırmakta ve bu ortamlarda biyolojik çeşitliliğin düşmesine, verimsizliğe neden olmaktadır.Ülkemizde Eber, Gölcük, Marmara, Sapanca gibi göllerimizde bu durum yaşanmaktadır. Şehir ve sanayi atıklarının sulak alanlara atılmasından vt olarının aşın kullanımından dolayı bu yöreler kirlenmiş, sulan sığlaşarak kapladıktan alanlar daralmıştır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Yoğun biyolojik etkinlikler nedeniyle zengin çeşitliliğe sahip sulak alanlar be; : zengindirler. Suları tatlı, tuzlu veya acı olabilen, derinliği 6 m. den az doğal veya yapay şekilde oluşan, sürekli veya mevsimsel olarak görülebilen göl, gölet,dalyan gibi durgun sular ile akarsular, sulak alanlar kapsamına girmektedir. Bu alanlar barındırdıkları çeşitli canlıları nedeniyle avcıların ve balıkçıların uğrak yeridirler. Kıyılan örten su kuşağındaki sazlar da kesilerek yörede yaşayanlara ekonomik katkı sağlar. Sulak alanlar aynı zamanda aşırı yağışlarda yağışın depolanmasını sağlarlar ve yeraltı sularını düzenlerler. Tarım için gerekli su seviyesini muhafaza ederler; su taşkınlıklarını ve erozyonu önlerler; kıyıı şeridinin yapısını korurlar. Çevrenin iklimi üzerinde de etkileri olup kuraklık tehlikesini azaltırlar. Bu alanlar insan ve doğal dengenin devamlılığı için son derece önemlidir. Bu değerli sucul ekosistemler son yıllarda toprağa olan talebin artması sonucu kurutulup kullanılmaktadır. Kurutulan yörelerde tanm alanları kazanma amaçlanmış yaban hayatı ve bu alanlardan elde edilen balık, kerevit, saz gibi bitkisel ve hayvansal gelir kaynaklan dikkate alınmamıştır. Kurutulmuş alanlarda tuzlanma, rüzgar erozyonu gibi sebeplerle toprak verimsizleşmiş,çoraklaşmıştır. sulak alanlardsa karşılaşılan en önemli tehlike bu ortamlann kirlenmesidir. Gelişen sanayi tesislerinin atıklarının bu ortamlara verilmesi hızlı kentleşme ve kıyısal yerleşim sonucu kullanılmış suların arıtılmadan sulak alanlara verilmesi ve buralan besleyen akarsuların taşıdığı tanmsal atıklar kirliliği hızla arttırmakta ve bu ortamlarda biyolojik çeşitliliğin düşmesine, verimsizliğe neden olmaktadır.Ülkemizde Eber, Gölcük, Marmara, Sapanca gibi göllerimizde bu durum yaşanmaktadır. Şehir ve sanayi atıklarının sulak alanlara atılmasından vt olarının aşın kullanımından dolayı bu yöreler kirlenmiş, sulan sığlaşarak kapladıktan alanlar daralmıştır.
1084.
ÖZDEMİR, Niyazi; BARLAS, Murat
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{ÖZDEMİR1995,
title = {KÖYCEĞİZ GÖLÜ VE DALYAN KANALLARINDA KİRLENME SORUNU, BUNUN BALIKÇILIK BAKIMINDAN ÖNEMI ÜZERİNE BİR ETÜD},
author = {Niyazi ÖZDEMİR and Murat BARLAS},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d203usu.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Türkiye turizminin gözbebeği olarak kabul edilen Köyceğiz Gölü ve bununla bağlantılı olan Dalyan Kanallarının korunması çok özel bir önem taşır. Gerçekten dünyada eşine az rastlanan böylesine ilginç bir doğa parçası iyi korunuyor mu ? Yaklaşık 4 milyar Dolar/yıl olan turizm gelirinde bu yörenin büyük payı olduğu herkesçe biliniyor. Turistlerin büyük ilgisini çeken yörede turizmin daha da gelişmesi mümkün olabilir mi ? Buna evet diyebilirsek, neler yapılmalıdır. Gerek Köyceğiz Gölü ve bununla bağlantısı olan Dalyan Kanalları ve gerekse deniz ortamı ve sahillerin durumu bugün için nasıldır ve gelecekte bunları bekleyen tehlikeler varmıdır ? Buna bağlı olarak balık ve balıkçılık ne durumdadır. önlemler alınmazsa turizmle beraber balık türleri de azalacakmıdır ? Yaklaşık 7 aydan beri tarafımızdan, yukarıda söz konusu edilen konular yüzeysel de olsa incelenmektedir. Özel Çevre Koruma, Yerel Belediyeler, Tarım ilçe Müdürlükleri, Kaymakamlıklar, Balıkçılık Kooperatifi (DALKO)ve kooperatif üyeleri ile devamlı temas sağlayarak gerekli bilgi ve belgeler edinmeye çalıştık. Elde ettiğimiz bulgulara göre, burada önemli sorunların olduğunu gördük. Bu yazımızda bu sorunlara değinmek, bazı öneriler getirmek ve ilgililerin dikkatini çekmek gereği duyulmuştur.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Türkiye turizminin gözbebeği olarak kabul edilen Köyceğiz Gölü ve bununla bağlantılı olan Dalyan Kanallarının korunması çok özel bir önem taşır. Gerçekten dünyada eşine az rastlanan böylesine ilginç bir doğa parçası iyi korunuyor mu ? Yaklaşık 4 milyar Dolar/yıl olan turizm gelirinde bu yörenin büyük payı olduğu herkesçe biliniyor. Turistlerin büyük ilgisini çeken yörede turizmin daha da gelişmesi mümkün olabilir mi ? Buna evet diyebilirsek, neler yapılmalıdır. Gerek Köyceğiz Gölü ve bununla bağlantısı olan Dalyan Kanalları ve gerekse deniz ortamı ve sahillerin durumu bugün için nasıldır ve gelecekte bunları bekleyen tehlikeler varmıdır ? Buna bağlı olarak balık ve balıkçılık ne durumdadır. önlemler alınmazsa turizmle beraber balık türleri de azalacakmıdır ? Yaklaşık 7 aydan beri tarafımızdan, yukarıda söz konusu edilen konular yüzeysel de olsa incelenmektedir. Özel Çevre Koruma, Yerel Belediyeler, Tarım ilçe Müdürlükleri, Kaymakamlıklar, Balıkçılık Kooperatifi (DALKO)ve kooperatif üyeleri ile devamlı temas sağlayarak gerekli bilgi ve belgeler edinmeye çalıştık. Elde ettiğimiz bulgulara göre, burada önemli sorunların olduğunu gördük. Bu yazımızda bu sorunlara değinmek, bazı öneriler getirmek ve ilgililerin dikkatini çekmek gereği duyulmuştur.
1085.
CİRİK, Şükran
DOĞAYI YAKINDAN TANIMANIN SU ÜRÜNLERİNDEKİ ÖNEMİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{CİRİK1995b,
title = {DOĞAYI YAKINDAN TANIMANIN SU ÜRÜNLERİNDEKİ ÖNEMİ},
author = {Şükran CİRİK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d204dsd.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Gezegenimizde canlı ve cansız varlıklar arasında ekolojik denge olarak adlandırılan bir düzen ve doğal denge bulunmaktadır. Bu düzenin onarım ve direnç gücünün dışına çıkılmadıkça sistemin kendi kendisini dengeleme mekanizması bulunmaktadır. İnsan faaliyetleri sonucu doğaya bırakılan birçok kirletici bu limitler dahilinde kaldığı zaman bertaraf edilebilmektedir. Doğadaki canlıların envanteri yapılıp yaşam ortamları yakından bilindiği taktirde doğal kaynaklann yönetim: ekosistemin ekolojik direnci göz önüne alınarak yapılabilmekte ve sürdürülebilir kalkınma prensipleri dahilinde canlı populasyonlarını tüketmeden ve bunlara kendilerini yenileme fırsatı verilmek suretiyle doğadan en iyi yararlanma şekli oluşturulabilmektedir. Ülkemizde su ürünleri başta olmak üzere doğal kaynaklarımızdan geçmişte bu şekilde yararlanılamadığı için pek çok balık türünün nesli tükenmiş, Karadeniz'deki hamsi poulasyonunda olduğu gibi su ürünleri stoklarında aşırı avcılık sonu göçüşler meydana gelmiştir. Doğal bir üreme ve beslenme alanı olan İzmir ve izmit körfez, ile balıkların göç yolları üzerinde bulunan Marmara Denizindeki zengin biyolojik çeşitlilik evsel ve endüstriyel atıklar, aşırı avcılık ve yoğun deniz trafiği sonucu yitirilmiştir. Göllerimizde bütün bu nedenlerden başka ayrıca su rejimi dikkate alınmaksızın yapılan sulamaların su ürünleri kaynaklarını olumsuz yönde etkilediği veya bir viral hastalığın bilinçsiz avcılık sonucu diğer birçok iç su kaynağına bulaştırıldığı tesbit edilmiştir. Akarsularımızda da zaman zaman arıtılmadan atılan zehirli kimyasal atıklar kitle halinde balık ölümlerine neden olmaktadır. Bu tebliğ kapsamında su ürünlerini tehdit eden tehlikeler, türlerin ortadan kalkması, türlerin, biotopların ve doğal alanların korunması ile önleyici, koruyucu ve kurtarıcı tedbirler açıklanmıştır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Gezegenimizde canlı ve cansız varlıklar arasında ekolojik denge olarak adlandırılan bir düzen ve doğal denge bulunmaktadır. Bu düzenin onarım ve direnç gücünün dışına çıkılmadıkça sistemin kendi kendisini dengeleme mekanizması bulunmaktadır. İnsan faaliyetleri sonucu doğaya bırakılan birçok kirletici bu limitler dahilinde kaldığı zaman bertaraf edilebilmektedir. Doğadaki canlıların envanteri yapılıp yaşam ortamları yakından bilindiği taktirde doğal kaynaklann yönetim: ekosistemin ekolojik direnci göz önüne alınarak yapılabilmekte ve sürdürülebilir kalkınma prensipleri dahilinde canlı populasyonlarını tüketmeden ve bunlara kendilerini yenileme fırsatı verilmek suretiyle doğadan en iyi yararlanma şekli oluşturulabilmektedir. Ülkemizde su ürünleri başta olmak üzere doğal kaynaklarımızdan geçmişte bu şekilde yararlanılamadığı için pek çok balık türünün nesli tükenmiş, Karadeniz'deki hamsi poulasyonunda olduğu gibi su ürünleri stoklarında aşırı avcılık sonu göçüşler meydana gelmiştir. Doğal bir üreme ve beslenme alanı olan İzmir ve izmit körfez, ile balıkların göç yolları üzerinde bulunan Marmara Denizindeki zengin biyolojik çeşitlilik evsel ve endüstriyel atıklar, aşırı avcılık ve yoğun deniz trafiği sonucu yitirilmiştir. Göllerimizde bütün bu nedenlerden başka ayrıca su rejimi dikkate alınmaksızın yapılan sulamaların su ürünleri kaynaklarını olumsuz yönde etkilediği veya bir viral hastalığın bilinçsiz avcılık sonucu diğer birçok iç su kaynağına bulaştırıldığı tesbit edilmiştir. Akarsularımızda da zaman zaman arıtılmadan atılan zehirli kimyasal atıklar kitle halinde balık ölümlerine neden olmaktadır. Bu tebliğ kapsamında su ürünlerini tehdit eden tehlikeler, türlerin ortadan kalkması, türlerin, biotopların ve doğal alanların korunması ile önleyici, koruyucu ve kurtarıcı tedbirler açıklanmıştır.
1086.
CANYURT, Mehmet Ali; AKÇİÇEK, Eren
SU ÜRÜNLERİ VE ALLERJİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{CANYURT1995,
title = {SU ÜRÜNLERİ VE ALLERJİ},
author = {Mehmet Ali CANYURT and Eren AKÇİÇEK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d205bsb.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Su ürünlerine karşı allerjık reaksiyonlar gerek tüketicilerde gerekse su ürünleri sanayiinde çalışanlarda sıkça görülmektedir. Su ürünleri sanayiinde çalışanlarda görülen allerjık reaksiyonların ekonomi, iş güvenliği ve sağlık yönünden büyük önemi vardır. Besin allerjısınin gerçek yaygınlığı tam olarak bilinmemektedir. Besin allerjıleri içinde balık ve kabuklu deniz hayvanlarına karşı allerjık reaksiyonlar önemli bir yer tutar. Bu allerjılerin klinik belirtileri değişiklikler gösterir. Belirtiler klasik allerjık semptomları içerebilir veya acil hipertansitivite reaksiyonları görülür. Su ürünleri allerjisı hem çocuklarda hemde yetişkinlerde görülmektedir. Yüksek miktarlarda su ürünleri tüketen ülkelerde bu durum daha fazla görülmektedir. Balık, insan gıdası olması dışında içerdiği Omega-3 yağ asitlerinden dolayı hekimler tarafından fazlaca tüketilmesi önerilmektedir. Ülkemizde su ürünleri tüketiminin artmasına bağlı olarak, allerjık şikayetlerin de artması tabiidir. Ülkelerin beslenme alışkanlıklarına ve en çok tükettikleri su ürünleri türüne bağlı olarak değişik allerjık reaksiyonlar görülebilir. Bu nedenle gerek balık türlerinin, gerekse kabuklu deniz canlılarının allerjık reaksiyonlara neden olabileceği söylenebilir.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Su ürünlerine karşı allerjık reaksiyonlar gerek tüketicilerde gerekse su ürünleri sanayiinde çalışanlarda sıkça görülmektedir. Su ürünleri sanayiinde çalışanlarda görülen allerjık reaksiyonların ekonomi, iş güvenliği ve sağlık yönünden büyük önemi vardır. Besin allerjısınin gerçek yaygınlığı tam olarak bilinmemektedir. Besin allerjıleri içinde balık ve kabuklu deniz hayvanlarına karşı allerjık reaksiyonlar önemli bir yer tutar. Bu allerjılerin klinik belirtileri değişiklikler gösterir. Belirtiler klasik allerjık semptomları içerebilir veya acil hipertansitivite reaksiyonları görülür. Su ürünleri allerjisı hem çocuklarda hemde yetişkinlerde görülmektedir. Yüksek miktarlarda su ürünleri tüketen ülkelerde bu durum daha fazla görülmektedir. Balık, insan gıdası olması dışında içerdiği Omega-3 yağ asitlerinden dolayı hekimler tarafından fazlaca tüketilmesi önerilmektedir. Ülkemizde su ürünleri tüketiminin artmasına bağlı olarak, allerjık şikayetlerin de artması tabiidir. Ülkelerin beslenme alışkanlıklarına ve en çok tükettikleri su ürünleri türüne bağlı olarak değişik allerjık reaksiyonlar görülebilir. Bu nedenle gerek balık türlerinin, gerekse kabuklu deniz canlılarının allerjık reaksiyonlara neden olabileceği söylenebilir.
1087.
AKYURT, İhsan; TÜRKMEN, Mustafa
İNCİ ÜRETİMİ VE İNCİ ENDÜSTRİSİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{AKYURT1995,
title = {İNCİ ÜRETİMİ VE İNCİ ENDÜSTRİSİ},
author = {İhsan AKYURT and Mustafa TÜRKMEN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d206asa.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {İnsanın inciye olan ilgisi çok eski çağlara dayanmaktadır. Nitekim, Mısır'da MÖ. 3000 yıllarında yapılan anıt mezarlarda inci bulunması, insanoğlunun inci ve inci gibi süs eşyalarına ne kadar önem verdiğim göstermektedir. İnciler eski devirlerde özellikle kraliçelerin taçlarını süslemede çok aranan materyaller arasında yer almıştır. Günümüzde de ziynet eşyası veya mücevher olarak inci önemli bir yer tutmaktadır. Nitekim, 1992 yılı Dünya inci satışının 3 milyar dolan aştığı bildirilmekte ve bu iş kolunda 300 bin iş yerinin faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. Bugün, inci üretimi ve taklit inci yapımı, başta uzakdoğu ülkelerinde olmak üzere, özellikle Japonya ve Tayland gibi ülkelerde önemli bir endüstri haline gelmiştir. Günlümüzde önemini kaybetmekle birlikte avcılık yoluyla inci hasat eden ülkeler arasında İran, Seylan, Venezuela, Panama, Meksika, Avustralya ve Malezya gibi ülkeler bulunmaktadır. İnci ülkemizde de çok rağbet görmesine rağmen, ne yazık ki bu konu ile bugüne kadar ilgilenen, ne bir kamu sektörü ne de bir özel sektör bulunmamaktadır. Halbuki, Hawaii gibi küçük bir ülke 1994 yılında "pearl 1994" adıyla uluslararası bir konferans düzenlemiştir. Bu tebliğ, Ülkemiz bilim adamlarının bu konuya dikkatlerini çekebilmek için hazırlanmıştır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
İnsanın inciye olan ilgisi çok eski çağlara dayanmaktadır. Nitekim, Mısır'da MÖ. 3000 yıllarında yapılan anıt mezarlarda inci bulunması, insanoğlunun inci ve inci gibi süs eşyalarına ne kadar önem verdiğim göstermektedir. İnciler eski devirlerde özellikle kraliçelerin taçlarını süslemede çok aranan materyaller arasında yer almıştır. Günümüzde de ziynet eşyası veya mücevher olarak inci önemli bir yer tutmaktadır. Nitekim, 1992 yılı Dünya inci satışının 3 milyar dolan aştığı bildirilmekte ve bu iş kolunda 300 bin iş yerinin faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. Bugün, inci üretimi ve taklit inci yapımı, başta uzakdoğu ülkelerinde olmak üzere, özellikle Japonya ve Tayland gibi ülkelerde önemli bir endüstri haline gelmiştir. Günlümüzde önemini kaybetmekle birlikte avcılık yoluyla inci hasat eden ülkeler arasında İran, Seylan, Venezuela, Panama, Meksika, Avustralya ve Malezya gibi ülkeler bulunmaktadır. İnci ülkemizde de çok rağbet görmesine rağmen, ne yazık ki bu konu ile bugüne kadar ilgilenen, ne bir kamu sektörü ne de bir özel sektör bulunmamaktadır. Halbuki, Hawaii gibi küçük bir ülke 1994 yılında "pearl 1994" adıyla uluslararası bir konferans düzenlemiştir. Bu tebliğ, Ülkemiz bilim adamlarının bu konuya dikkatlerini çekebilmek için hazırlanmıştır.
1088.
KUNDAKÇI, Akif
SU ÜRÜNLERİNİN TÜTSÜLENMESİ VE SAĞLIĞIMIZ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{KUNDAKÇI1995,
title = {SU ÜRÜNLERİNİN TÜTSÜLENMESİ VE SAĞLIĞIMIZ},
author = {Akif KUNDAKÇI},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d207ysy.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Balık tütsülemenın eski zaman insanlannca keşfinin kaynağı karanlık olmasına karşın, ateşin bulunmasından kısa bir süre sonra, bu yöntemle besin korumanın bulunup geliştirildiği sanılmaktadır. İlk olarak göçebe insanın eti ateşten uzak olmayan ve dumanından etkilendiği bir yere astığında, onun koruyucu bir etkisinin olduğunu ve tatda oluşturduğu değişikliği keşfettiği düşünülmektedir(21,22) Aynı zamanda bu tarih öncesi dönem insanı kullanılan odun çeşidine bağlı olarak üründe tat ve diğer bazı farklılıkların olduğunu ve daha sonraki dönemde tuzun kullanılmasının lezzeti geliştirdiği ve kaliteyi koruduğunu buldukları bilinmektedir. Günümüzde sıcak tütsüleme veya odun ateşinde kebap yapma yöntemlerinin ilk dönem insanlannca bulunduğu kesindir. Eski zaman insanları astıkları balıkların altında yanan odunun tütsüsünün balığın sadece bozulmasını önlemekle kalmayıp, aynı zamanda dumansı bir aroma verdiğini ve lezzeti geliştirdiğini de bulmuşlardır. Bu nedenle kurutulacak balık altında tütsülü bir ateş yakılması et muhafaza işleminin vazgeçilmez bir işlem basamağı olmuştur. Zaman içinde uygun odun çeşitlerinin kullanımı, ateş ısısının ve tütsünün oluşum koşullarının ayarlanması tuzlama ile birlikte işlemin bütünü olmuştur.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Balık tütsülemenın eski zaman insanlannca keşfinin kaynağı karanlık olmasına karşın, ateşin bulunmasından kısa bir süre sonra, bu yöntemle besin korumanın bulunup geliştirildiği sanılmaktadır. İlk olarak göçebe insanın eti ateşten uzak olmayan ve dumanından etkilendiği bir yere astığında, onun koruyucu bir etkisinin olduğunu ve tatda oluşturduğu değişikliği keşfettiği düşünülmektedir(21,22) Aynı zamanda bu tarih öncesi dönem insanı kullanılan odun çeşidine bağlı olarak üründe tat ve diğer bazı farklılıkların olduğunu ve daha sonraki dönemde tuzun kullanılmasının lezzeti geliştirdiği ve kaliteyi koruduğunu buldukları bilinmektedir. Günümüzde sıcak tütsüleme veya odun ateşinde kebap yapma yöntemlerinin ilk dönem insanlannca bulunduğu kesindir. Eski zaman insanları astıkları balıkların altında yanan odunun tütsüsünün balığın sadece bozulmasını önlemekle kalmayıp, aynı zamanda dumansı bir aroma verdiğini ve lezzeti geliştirdiğini de bulmuşlardır. Bu nedenle kurutulacak balık altında tütsülü bir ateş yakılması et muhafaza işleminin vazgeçilmez bir işlem basamağı olmuştur. Zaman içinde uygun odun çeşitlerinin kullanımı, ateş ısısının ve tütsünün oluşum koşullarının ayarlanması tuzlama ile birlikte işlemin bütünü olmuştur.
1089.
DÜZGÜNEŞ, Ertug; ARIMAN, Huriye
TRABZON SAHİLLERİNDE MİDYELERİN ( Mytilus galloprovincialis LAM.) İLK YAZ BÜYÜMESİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{DÜZGÜNEŞ1995,
title = {TRABZON SAHİLLERİNDE MİDYELERİN ( Mytilus galloprovincialis LAM.) İLK YAZ BÜYÜMESİ},
author = {Ertug DÜZGÜNEŞ and Huriye ARIMAN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d208sss.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Bu araştırmada Trabzon sınırları içinde bulunan Yomra Limanı içi ve dışındaki kafes yüzdürücüleri ve pinterlerden, 1993 bahar sezonunda çıkan genç bireylerden, Mayıs-Kasım 1993 tarihleri arasında ayda bir alınan örneklerin ölçümleri yapılmış ve çevresel parametreler belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ilk büyüme mevsimi olan Mayıs-Kasım ayları içinde, en fazla büyüme liman dışındaki midyelerde 27 mm, liman içindekilerde ise 26 mm, olarak bulunmuştur. En fazla büyüme her iki ortamda da Haziran-Temmuz döneminde gerçekleşmiştir.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu araştırmada Trabzon sınırları içinde bulunan Yomra Limanı içi ve dışındaki kafes yüzdürücüleri ve pinterlerden, 1993 bahar sezonunda çıkan genç bireylerden, Mayıs-Kasım 1993 tarihleri arasında ayda bir alınan örneklerin ölçümleri yapılmış ve çevresel parametreler belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, ilk büyüme mevsimi olan Mayıs-Kasım ayları içinde, en fazla büyüme liman dışındaki midyelerde 27 mm, liman içindekilerde ise 26 mm, olarak bulunmuştur. En fazla büyüme her iki ortamda da Haziran-Temmuz döneminde gerçekleşmiştir.
1090.
BİRCAN, Recep; POLAT, Nazmi
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{BİRCAN1995,
title = {ALTINKAYA BARAJ GÖLÜNDEKİ CAPOETA CAPOETA (GULDENSTAEDT, 1773;NİN ÜREME MEVSİMİ, YUMURTA VERİMİ VE EŞEYSEL OLGUNLUK YAŞI ÜZERİNE İNCELEMELER},
author = {Recep BİRCAN and Nazmi POLAT},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d209dsd.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Bu çalışmada, Altınkaya Baraj Gölü'nde tabii olarak bulunan Capoeta capoeta (Guldenstaedt, 1773)'nın üreme mevsimi, yumurta verimliliği ve eşeysel olgunluğa ulaşma yaşı araştırılmıştır. Eylül 1992 ile Kasım 1993 tarihleri arasında yürütülen araştırmada eşeysel olgunluğa ulaşma yaşı hem dişi ve hem de erkeklerde III. yaş olarak tespit edilmiştir. Üreme mevsiminin Temmuz ve Ağustos ayları ile sınırlı olduğu belirlenen C. capoeta'nın dişi bireylerindeki gonadosomatik indeks değeri % 0.312 ile % 11.595 arasında değişmiş olup ortalama % 3.779 olarak hesaplanmıştır. Araştırma periyodunda ölçülen yumurta çapının 0.70 ile 2.46 mm arasında değiştiği gözlenmiştir. Gram ovaryumdaki yumurta miktarı 268 ile 690 arasında değişmiş olup ortalama 410 olarak hesaplanmıştır. Gram vücut ağırlığına ve mm çatal boy uzunluğuna isabet eden yumurta sayısı ortalama 20 ve 64 olarak bulunmuştur. Yumurta verimi ortalama olarak 28745 hesaplanmıştır. Yumurta verimi balığın büyüklüğüne bağlı olarak artmıştır. Ovaryum ağırlığı (0W) ile balık ağırlığı (W) ve uzunluğu (FL) arasındaki ilişkiler 0W = 29.557 + 0.031 W (r = 0.221) ve 0W= -143.480 + 0.488 FL (r = 0.339) olarak hesaplanmıştır. Anahtar kelimeler:Capoeta capoeta,üreme mevsimi,eşeysel olgunluk yaşı.yumurta verimi},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada, Altınkaya Baraj Gölü'nde tabii olarak bulunan Capoeta capoeta (Guldenstaedt, 1773)'nın üreme mevsimi, yumurta verimliliği ve eşeysel olgunluğa ulaşma yaşı araştırılmıştır. Eylül 1992 ile Kasım 1993 tarihleri arasında yürütülen araştırmada eşeysel olgunluğa ulaşma yaşı hem dişi ve hem de erkeklerde III. yaş olarak tespit edilmiştir. Üreme mevsiminin Temmuz ve Ağustos ayları ile sınırlı olduğu belirlenen C. capoeta'nın dişi bireylerindeki gonadosomatik indeks değeri % 0.312 ile % 11.595 arasında değişmiş olup ortalama % 3.779 olarak hesaplanmıştır. Araştırma periyodunda ölçülen yumurta çapının 0.70 ile 2.46 mm arasında değiştiği gözlenmiştir. Gram ovaryumdaki yumurta miktarı 268 ile 690 arasında değişmiş olup ortalama 410 olarak hesaplanmıştır. Gram vücut ağırlığına ve mm çatal boy uzunluğuna isabet eden yumurta sayısı ortalama 20 ve 64 olarak bulunmuştur. Yumurta verimi ortalama olarak 28745 hesaplanmıştır. Yumurta verimi balığın büyüklüğüne bağlı olarak artmıştır. Ovaryum ağırlığı (0W) ile balık ağırlığı (W) ve uzunluğu (FL) arasındaki ilişkiler 0W = 29.557 + 0.031 W (r = 0.221) ve 0W= -143.480 + 0.488 FL (r = 0.339) olarak hesaplanmıştır. Anahtar kelimeler:Capoeta capoeta,üreme mevsimi,eşeysel olgunluk yaşı.yumurta verimi
1091.
HOŞSUCU, Belgin
DİL BALIĞININ (Solea solea L.) EMBRİONAL VE LARVAL GELİŞİMİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{HOŞSUCU1995,
title = {DİL BALIĞININ (Solea solea L.) EMBRİONAL VE LARVAL GELİŞİMİ},
author = {Belgin HOŞSUCU},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d210sbb.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Bu araştırmada, doğadan canlı olarak toplanmış döllenmiş dil balığı yumurtalarının embrional gelişimi ve bu yumurtalardan çıkan larvaların ilk üç aylık gelişme periyotları hakkında bazı morfolojik ve biyometrik veriler elde edilmiştir. Araştırmada dil balığının îzmir Körfezi'nde en yoğun üredigi ay ve istasyondan plankton kepceşiyle oblig ve horizontal olarak plankton çekilmiş ve deniz suyunda canlı olarak muhafaza edilen bu planktonlar arasından Solea solea yumurtaları toplanmış olup mikroskoptan yumurtaların embrional gelişimi izlenmiş ve safhaların fotoğrafları çekilmiştir.Prelarval safhadan sonra ağız açılır açılmaz belli sürelerde canlı yemle beslenmişlerdir.Larvalarda metamorfoz geçirme olayı binokülerden fotoğraflarla tesbit edilmiştir.Larva büyüdükçe ortamın oksijen,sıcaklık,pH. salinite, nitrit ve nitrat düzeyleri saptanmıştır. Larvaların belirli zaman aralıklarında total boy ve vücut yükseklikleri ölçülmüştür. Bu araştırmada sonuç olarak; doğadan toplandığında gastrulasyon safhası başlamış olan yumurtalar oda sıcaklığında 64 saat sonunda embrional gelişimlerini tamamlayıp yumurtadan çıkmaktadırlar. Bu larvalar 24 mm total boya ve 0.07 gr ağırlığa kadar büyütülmüştür. Bu boya gelmesi 88 gün sürmüştür. Sol gözün sağ tarafa geçmesi olayı oda sıcaklığında 27-29 gün arasında gerçekleşmiştir (7-8 mm).},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu araştırmada, doğadan canlı olarak toplanmış döllenmiş dil balığı yumurtalarının embrional gelişimi ve bu yumurtalardan çıkan larvaların ilk üç aylık gelişme periyotları hakkında bazı morfolojik ve biyometrik veriler elde edilmiştir. Araştırmada dil balığının îzmir Körfezi'nde en yoğun üredigi ay ve istasyondan plankton kepceşiyle oblig ve horizontal olarak plankton çekilmiş ve deniz suyunda canlı olarak muhafaza edilen bu planktonlar arasından Solea solea yumurtaları toplanmış olup mikroskoptan yumurtaların embrional gelişimi izlenmiş ve safhaların fotoğrafları çekilmiştir.Prelarval safhadan sonra ağız açılır açılmaz belli sürelerde canlı yemle beslenmişlerdir.Larvalarda metamorfoz geçirme olayı binokülerden fotoğraflarla tesbit edilmiştir.Larva büyüdükçe ortamın oksijen,sıcaklık,pH. salinite, nitrit ve nitrat düzeyleri saptanmıştır. Larvaların belirli zaman aralıklarında total boy ve vücut yükseklikleri ölçülmüştür. Bu araştırmada sonuç olarak; doğadan toplandığında gastrulasyon safhası başlamış olan yumurtalar oda sıcaklığında 64 saat sonunda embrional gelişimlerini tamamlayıp yumurtadan çıkmaktadırlar. Bu larvalar 24 mm total boya ve 0.07 gr ağırlığa kadar büyütülmüştür. Bu boya gelmesi 88 gün sürmüştür. Sol gözün sağ tarafa geçmesi olayı oda sıcaklığında 27-29 gün arasında gerçekleşmiştir (7-8 mm).
1092.
ÇAĞIRGAN, Haşmet
EGE BÖLGESİNDE GÖRÜLEN YERSÎNÎOZ VAKALARI VE TEDAVİSİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{ÇAĞIRGAN1995,
title = {EGE BÖLGESİNDE GÖRÜLEN YERSÎNÎOZ VAKALARI VE TEDAVİSİ},
author = {Haşmet ÇAĞIRGAN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d211bbs.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Balık yersiniozu, alabalıkların septisemik seyirli bakteriyel bir enfeksiyonu olup, etken Yersinia ruckerî'dir. 1950 den beri Amerika Birleşik Devletlerinde kültürü yapılan alabalıklarda büyük kayıplara neden olan hastalık, bir çok ülkede görülmektedir. Yurdumuzda ilk defa 1990 yılında İzmir'de bir alabalık işletmesinde teşhis edildi. 1990 yılından beri karşılaşılan yersinioz vakalarının çoğunluğunun ağız kızarıklığı semptomunu göstermediği bu nedenle hastalığın yurdumuzdaki adının "Balık yersiniozu" olarak literatürlere girmesi teklif edilmektedir. Teşhiste selektif izolasyon için Shotts-Waltman medium oldukça başarılı bulunurken bazı izolatlann Yersinia ruckeri olmasına karşın yeşil renkli olmadığı ve koloni etrafında Tween 20'nin hidrolizine bağlı olarak buzlu cam görünümü vermediği belirlendi. 20 suşun serolojik muayenesinde izolatlann biri hariç hepsinin Tip 1 olduğu tesbit edildi Alabalık işletmelerinde balıkların porsiyonluk boya ulaşıncaya kadar birkaç sefer yersinioza yakalandıkları, hastalığın her büyüklükteki balıkta ölümlere neden olduğu görüldü. Yersiniozun tedavisinde en başarılı kematoterapotiğin potansiye sulfonamidler olduğu belirlenirken, sık kullanılan işletmelerde direnç geliştiği tesbit edildi.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Balık yersiniozu, alabalıkların septisemik seyirli bakteriyel bir enfeksiyonu olup, etken Yersinia ruckerî'dir. 1950 den beri Amerika Birleşik Devletlerinde kültürü yapılan alabalıklarda büyük kayıplara neden olan hastalık, bir çok ülkede görülmektedir. Yurdumuzda ilk defa 1990 yılında İzmir'de bir alabalık işletmesinde teşhis edildi. 1990 yılından beri karşılaşılan yersinioz vakalarının çoğunluğunun ağız kızarıklığı semptomunu göstermediği bu nedenle hastalığın yurdumuzdaki adının "Balık yersiniozu" olarak literatürlere girmesi teklif edilmektedir. Teşhiste selektif izolasyon için Shotts-Waltman medium oldukça başarılı bulunurken bazı izolatlann Yersinia ruckeri olmasına karşın yeşil renkli olmadığı ve koloni etrafında Tween 20'nin hidrolizine bağlı olarak buzlu cam görünümü vermediği belirlendi. 20 suşun serolojik muayenesinde izolatlann biri hariç hepsinin Tip 1 olduğu tesbit edildi Alabalık işletmelerinde balıkların porsiyonluk boya ulaşıncaya kadar birkaç sefer yersinioza yakalandıkları, hastalığın her büyüklükteki balıkta ölümlere neden olduğu görüldü. Yersiniozun tedavisinde en başarılı kematoterapotiğin potansiye sulfonamidler olduğu belirlenirken, sık kullanılan işletmelerde direnç geliştiği tesbit edildi.
1093.
ŞEN, Bülent; TOPRAK, Güneş
BAZI KAYNAK SULARININ SU KALİTESİ AÇISINDAN ARAŞTIRILMASI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{ŞEN1995,
title = {BAZI KAYNAK SULARININ SU KALİTESİ AÇISINDAN ARAŞTIRILMASI},
author = {Bülent ŞEN and Güneş TOPRAK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d212ibb.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Çevremizde gerek içme suyu temini gerekse su ürünleri yetiştiriciliği açısından kullanılabilir nitelikteki temiz su kaynaklarının süratle azalıyor olması, halen kullanılmakta olan büyük yüzey su kaynaklarının yanı sıra, kaynak sulan gibi küçük su kaynaklarından yararlanmayı da zorunlu hale getirmektedir. Kaynak sularının genelde temiz su özelliğinde olmaları, onların su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılma potansiyelini daha da artırmaktadır. Bununla birlikte, su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılacak kaynak sularının kalitelerinin mutlaka belirlenmesi gerekmektedir. Bunun içinde kaynak sularının kalitelerini ortaya çıkartacak fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin araştırılması oldukça önemlidir. Bu çalışmada Elazığ İli Belediye Sınırlan içerisinde birbirinden uzak, iki kaynak suyunun fiziksel, kimyasal özelliklerinin yanısıra biyolojik özelliklerinin tesbitine yönelik olarak da içerisinde ortaya çıkan algler araştırılmıştır. Kaynak sularının belirlenen fiziksel ve kimyasal parametreleri kıta içi su kaynakları kalite kriterlerine uygunluk göstermiştir. Kaynak sularının belirlenen fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri dikkate alınarak su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılabilirlikleri tartışılmıştır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Çevremizde gerek içme suyu temini gerekse su ürünleri yetiştiriciliği açısından kullanılabilir nitelikteki temiz su kaynaklarının süratle azalıyor olması, halen kullanılmakta olan büyük yüzey su kaynaklarının yanı sıra, kaynak sulan gibi küçük su kaynaklarından yararlanmayı da zorunlu hale getirmektedir. Kaynak sularının genelde temiz su özelliğinde olmaları, onların su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılma potansiyelini daha da artırmaktadır. Bununla birlikte, su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılacak kaynak sularının kalitelerinin mutlaka belirlenmesi gerekmektedir. Bunun içinde kaynak sularının kalitelerini ortaya çıkartacak fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin araştırılması oldukça önemlidir. Bu çalışmada Elazığ İli Belediye Sınırlan içerisinde birbirinden uzak, iki kaynak suyunun fiziksel, kimyasal özelliklerinin yanısıra biyolojik özelliklerinin tesbitine yönelik olarak da içerisinde ortaya çıkan algler araştırılmıştır. Kaynak sularının belirlenen fiziksel ve kimyasal parametreleri kıta içi su kaynakları kalite kriterlerine uygunluk göstermiştir. Kaynak sularının belirlenen fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri dikkate alınarak su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılabilirlikleri tartışılmıştır.
1094.
KARAÇAM, Hikmet; BORAN, Muhammet
KARADENİZ'DE YAŞAYAN KÖPEK BALIKLARININ İŞLEME VE DEĞERLENDİRİLME OLANAKLARI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{KARAÇAM1995,
title = {KARADENİZ'DE YAŞAYAN KÖPEK BALIKLARININ İŞLEME VE DEĞERLENDİRİLME OLANAKLARI},
author = {Hikmet KARAÇAM and Muhammet BORAN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d213ubi.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Bu çalışmada Türkiye'de ekonomik olarak değerlendirilmeyen köpek balıklarının, kimyasal kompozisyonu belirlenerek işleme ve değerlendirme olanakları araştırılmıştır. Köpek balıkları taze, dondurulmuş ve tuzlanmış olarak tüketime sunulmakta ve balık yağı, unu endüstrisinde hammadde olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bu balığın yüzgeçleri işlenerek pazarlanmaktadır Karadeniz'de yaygın olarak bulunan ve mahmuzlu camgöz (Squalus acanthias, L.) olarak adlandırılan köpek balıklarında fleto et oranı ortalama % 28.0 olarak belirlenmiştir. Ayrıca yapılan analizler sonucu ortalama protein oranı % 18 8, yağ oranı dokuda % 5.6, karaciğerde % 70.3 ve mineral madde miktarı % 1.2 olarak bulunmuştur. Buna göre köpek balıkları ülkemizde işlenip yurt dışına ihraç edilebileceği gibi, balık unu ve yağı endüstrisinde kullanılarak, yem üretiminde balık unu açığının giderilmesi sağlanabilir. Böylece köpek balıklarının çok yönlü olarak ekonomiye kazandırılması sağlanmış olur.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada Türkiye'de ekonomik olarak değerlendirilmeyen köpek balıklarının, kimyasal kompozisyonu belirlenerek işleme ve değerlendirme olanakları araştırılmıştır. Köpek balıkları taze, dondurulmuş ve tuzlanmış olarak tüketime sunulmakta ve balık yağı, unu endüstrisinde hammadde olarak kullanılmaktadır. Ayrıca bu balığın yüzgeçleri işlenerek pazarlanmaktadır Karadeniz'de yaygın olarak bulunan ve mahmuzlu camgöz (Squalus acanthias, L.) olarak adlandırılan köpek balıklarında fleto et oranı ortalama % 28.0 olarak belirlenmiştir. Ayrıca yapılan analizler sonucu ortalama protein oranı % 18 8, yağ oranı dokuda % 5.6, karaciğerde % 70.3 ve mineral madde miktarı % 1.2 olarak bulunmuştur. Buna göre köpek balıkları ülkemizde işlenip yurt dışına ihraç edilebileceği gibi, balık unu ve yağı endüstrisinde kullanılarak, yem üretiminde balık unu açığının giderilmesi sağlanabilir. Böylece köpek balıklarının çok yönlü olarak ekonomiye kazandırılması sağlanmış olur.
1095.
ÖZDAMAR, Emin; SAMSUN, Osman; ERKOYUNCU, İbrahim
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{ÖZDAMAR1995,
title = {Karadeniz Demersal Türlerinden Pisi Balığında Platichthysflesus luscus, (Pallas 1811) 1994-95 Av Sezonu İçin Bazı Populasyon Parametrelerinin Tahmini},
author = {Emin ÖZDAMAR and Osman SAMSUN and İbrahim ERKOYUNCU},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d214dbu.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Karadeniz'den sağlanan pisi balığı av miktarı diğer denizlerimize oranla fazla olmasa da fiyatının yüksekliği nedeniyle ekonomik açıdan önem taşımaktadır. Daha çok dip trolüyle avlanan pisi balığı üretiminde son yıllarda bir azalmanın olduğu gözlenmektedir. Bu araştırmada, Karadeniz'deki trol teknelerinin yoğun olarak avcılık yaptıkları sahalardan biri olan Samsun körfezinde avlanan pisi balıklarına ilişkin bazı stok parametrelerinin balıkçılık biyolojisi açısından incelenmesi amaçlanmıştır. 1994-1995 av sezonunda Samsun körfezinde avlanan dip trol teknelerinden ayda bir kez örnek alınarak 348 pisi balığı üzerinde araştırma yürütülmüştür. Çalışmada ortalama boy 20.41±0.18 cm (LT=14.9-39.7 cm) ve ortalama ağırlık 103.02±3.65 g (W=32 95-751.08 g) olarak bulunmuştur. Pisi balığına ilişkin cinsiyet, ağırlık, boy ve yaş kompozisyonları, kondüsyon faktörü, ağırlık-boy ilişkisi, büyüme oranı ile büyüme ve ölüm parametreleri gibi temel balıkçılık biyolojisi parametrelerinin tahmin edildiği araştırmada stokun yoğun trol avcılığına maruz kaldığı anlaşılmıştır. Balık stoklarından en uygun seviyede yararlanmak için; pisi balığı stoklan da sürekli araştırmalarla izlenmeli, avlanma dönemi ve avlanma yoğunluğu saptanacak güncel verilere göre düzenlenmelidir.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Karadeniz'den sağlanan pisi balığı av miktarı diğer denizlerimize oranla fazla olmasa da fiyatının yüksekliği nedeniyle ekonomik açıdan önem taşımaktadır. Daha çok dip trolüyle avlanan pisi balığı üretiminde son yıllarda bir azalmanın olduğu gözlenmektedir. Bu araştırmada, Karadeniz'deki trol teknelerinin yoğun olarak avcılık yaptıkları sahalardan biri olan Samsun körfezinde avlanan pisi balıklarına ilişkin bazı stok parametrelerinin balıkçılık biyolojisi açısından incelenmesi amaçlanmıştır. 1994-1995 av sezonunda Samsun körfezinde avlanan dip trol teknelerinden ayda bir kez örnek alınarak 348 pisi balığı üzerinde araştırma yürütülmüştür. Çalışmada ortalama boy 20.41±0.18 cm (LT=14.9-39.7 cm) ve ortalama ağırlık 103.02±3.65 g (W=32 95-751.08 g) olarak bulunmuştur. Pisi balığına ilişkin cinsiyet, ağırlık, boy ve yaş kompozisyonları, kondüsyon faktörü, ağırlık-boy ilişkisi, büyüme oranı ile büyüme ve ölüm parametreleri gibi temel balıkçılık biyolojisi parametrelerinin tahmin edildiği araştırmada stokun yoğun trol avcılığına maruz kaldığı anlaşılmıştır. Balık stoklarından en uygun seviyede yararlanmak için; pisi balığı stoklan da sürekli araştırmalarla izlenmeli, avlanma dönemi ve avlanma yoğunluğu saptanacak güncel verilere göre düzenlenmelidir.
1096.
SEYHAN, Kadir; ÇELİKKALE, Salih M
Balıkçılıkta Stok Yönetimi Stratejilerinin Belirlenmesi ve Türkiye deki Uygulamaları Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{SEYHAN1995,
title = {Balıkçılıkta Stok Yönetimi Stratejilerinin Belirlenmesi ve Türkiye deki Uygulamaları},
author = {Kadir SEYHAN and Salih M ÇELİKKALE},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d215bbd.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Bu yayında balıkçılıkta kullanılan stok yönetim stratejileri tartışılmış ve bu stratejilerin belirlenmesinde ihtiyaç duyulan parametrelerin hesaplanma yöntemleri incelenmiştir. Örneklerle incelenen bu konuda Türkiye'deki bazı eksik ve hatalı sayılabilecek tafsiyelere dikkat çekilerek gerekenler oldukça detaylı bir şekilde verilmiştir.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu yayında balıkçılıkta kullanılan stok yönetim stratejileri tartışılmış ve bu stratejilerin belirlenmesinde ihtiyaç duyulan parametrelerin hesaplanma yöntemleri incelenmiştir. Örneklerle incelenen bu konuda Türkiye'deki bazı eksik ve hatalı sayılabilecek tafsiyelere dikkat çekilerek gerekenler oldukça detaylı bir şekilde verilmiştir.
1097.
YETİM, Hasan; ARAS, Mevlüt N
ÜLKEMiZ SU ÜRÜNLERİNİN DEĞERLENDiRİLMESl AÇISINDAN SURUMi TEKNOLOJiSi Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{YETİM1995,
title = {ÜLKEMiZ SU ÜRÜNLERİNİN DEĞERLENDiRİLMESl AÇISINDAN SURUMi TEKNOLOJiSi},
author = {Hasan YETİM and Mevlüt N ARAS},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d216abb.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Japonlara has bir balık ürünü olan surumi; kıyılmış, yıkanmış ve stabilite kazandırılmış bir çeşit protein ürünüdür. Üretim teknolojisinde; direkt olarak tüketilmeyen balıklar, temizlenerek (baş, iç organlar, kiılçık ve derinin ayıklanması çok ince kıyma haline getirilir ve bir kaç defa bol sudan geçirilir. Bu şekilde suda çözünebilen proteinler, enzimler, pigmentler, lipitler yıkanmış ayrıca balık etini kendine has karakteristik tadı ve kokusu giderilmiş olur. Elde edilen nötr tad ve aromalı ürün doğrudan değerlendirilebileceği gibi, pek çok gıdanın da katkı maddesi olarak kullanılır. Özellikle jel tipi gıdaların da ham madde kaynagıdırlar. Ayrıca surumi çeşitli kryoprotektanlarla (şeker, sorbitol, fosfat v.s.) karıştırılarak dondurulmakla ve protein kalitesi bozulmadan uzun bir süre muhafaza edilebilmektedir. Ülkemiz genel problemlerinden fazlasiyla nasibini alan su ürünleri sektöründe alt yapı problemleri (işleme teknolojlsi, pazarlama, soğuk zincir gibi) halledilemediği için balık üretimimizin büyük bir bölümü taze olarak tüketilmektedir. Dolayısıyla balık eti tüketimimiz yılın belli aylarında yoğunlaşmakta, üretime bağlı olarak arz talep dengesizliğinden fiyat istikrarsızlıkları üretici ve tüketiciyi olumsuz olarak etkilemektedir. Daha da önemiisi balık artıkları heba olmakta, ekonomik değeri düşük balık türlerimiz gerekliği şekilde değerlendirilememekledir. Bu derlemede çeşitlii yönleriyle surumi teknolojisi incelenerek suruminin ülkemiz şartllarında üretimi üzerinde durulacaktır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Japonlara has bir balık ürünü olan surumi; kıyılmış, yıkanmış ve stabilite kazandırılmış bir çeşit protein ürünüdür. Üretim teknolojisinde; direkt olarak tüketilmeyen balıklar, temizlenerek (baş, iç organlar, kiılçık ve derinin ayıklanması çok ince kıyma haline getirilir ve bir kaç defa bol sudan geçirilir. Bu şekilde suda çözünebilen proteinler, enzimler, pigmentler, lipitler yıkanmış ayrıca balık etini kendine has karakteristik tadı ve kokusu giderilmiş olur. Elde edilen nötr tad ve aromalı ürün doğrudan değerlendirilebileceği gibi, pek çok gıdanın da katkı maddesi olarak kullanılır. Özellikle jel tipi gıdaların da ham madde kaynagıdırlar. Ayrıca surumi çeşitli kryoprotektanlarla (şeker, sorbitol, fosfat v.s.) karıştırılarak dondurulmakla ve protein kalitesi bozulmadan uzun bir süre muhafaza edilebilmektedir. Ülkemiz genel problemlerinden fazlasiyla nasibini alan su ürünleri sektöründe alt yapı problemleri (işleme teknolojlsi, pazarlama, soğuk zincir gibi) halledilemediği için balık üretimimizin büyük bir bölümü taze olarak tüketilmektedir. Dolayısıyla balık eti tüketimimiz yılın belli aylarında yoğunlaşmakta, üretime bağlı olarak arz talep dengesizliğinden fiyat istikrarsızlıkları üretici ve tüketiciyi olumsuz olarak etkilemektedir. Daha da önemiisi balık artıkları heba olmakta, ekonomik değeri düşük balık türlerimiz gerekliği şekilde değerlendirilememekledir. Bu derlemede çeşitlii yönleriyle surumi teknolojisi incelenerek suruminin ülkemiz şartllarında üretimi üzerinde durulacaktır.
1098.
YANIK, Telat; ARAS, Mevlüt N
ALABALIK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE CiNSİYET DEĞİŞTİRMENİN GEREKLİLİĞİ VE HORMONLAMA YÖNTEMİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{YANIK1995,
title = {ALABALIK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE CiNSİYET DEĞİŞTİRMENİN GEREKLİLİĞİ VE HORMONLAMA YÖNTEMİ},
author = {Telat YANIK and Mevlüt N ARAS},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d217yba.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Alabalık yetiştiriciliğinde ortaya çıkan en önemli problemlerden birisi, 14. ila 15. aylara gelindiğinde sürüde olgunlaşmış veya olgunlaşmakta olan balıkların bulunmasıdır. Hatta cinsi olgunluk başlamadan önce erkekler ve dişiler arasında büyume yönünden farkların olması yetiştiricilikte tek veya mono cinsiyetli, dişilerin kültürünün yapılması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, bu makalede günümüzde alabalık yetiştiricilik sistemlerinde cinsiyet değiştirmede hormonlanın tatbikleri hususundaki bilgiler çeşitli kaynaklardan da faydalanılarak sunulmaya çalışılacaktır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Alabalık yetiştiriciliğinde ortaya çıkan en önemli problemlerden birisi, 14. ila 15. aylara gelindiğinde sürüde olgunlaşmış veya olgunlaşmakta olan balıkların bulunmasıdır. Hatta cinsi olgunluk başlamadan önce erkekler ve dişiler arasında büyume yönünden farkların olması yetiştiricilikte tek veya mono cinsiyetli, dişilerin kültürünün yapılması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, bu makalede günümüzde alabalık yetiştiricilik sistemlerinde cinsiyet değiştirmede hormonlanın tatbikleri hususundaki bilgiler çeşitli kaynaklardan da faydalanılarak sunulmaya çalışılacaktır.
1099.
ŞENER, İsmail Hakkı
TUrkiye'de su ÜRÜNLERİ pazarlaması ve sorunları Conference
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{ŞENER1995,
title = {TUrkiye'de su ÜRÜNLERİ pazarlaması ve sorunları},
author = {İsmail Hakkı ŞENER},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d218sby.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {In this study, the potential of fisheries production in Turkey has been investigated. Additionly the problems rising in the marketing of fisheries were disscussed and the solitions were outlined. Furthermore the unites in the frozen store chains which are necessary for the dynamics of the marketing distribution in the fishery sector were investigated.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
In this study, the potential of fisheries production in Turkey has been investigated. Additionly the problems rising in the marketing of fisheries were disscussed and the solitions were outlined. Furthermore the unites in the frozen store chains which are necessary for the dynamics of the marketing distribution in the fishery sector were investigated.
1100.
ÖZDEMİR, Nedim; ÖZDEMİR, Niyazi; DUMAN, Erdal
Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum, 1995.
@conference{ÖZDEMİR1995b,
title = {Keban Baraj Gölü Ağın İlçesi Av Sahası İçinde Kalan Kesimde Ölçülen Kirlilik Parametreleri ve Bunun Su Ürünlerine Yönünden Önemi},
author = {Nedim ÖZDEMİR and Niyazi ÖZDEMİR and Erdal DUMAN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU2/d219dbs.pdf},
year = {1995},
date = {1995-06-16},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi II. Su Ürünleri Sempozyumu, 14-16 Haziran 1995, Erzurum},
abstract = {Bu çalışmada, Keban Barajı içinde kalan Ağın Bölgesinde 3 ayrı istasyonda su kirliliği ile ilgili bazı parametreler ölçülmüştür. Hiç bir istasyonda su ürünlerine zarar verecek değerler bulunamamıştır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada, Keban Barajı içinde kalan Ağın Bölgesinde 3 ayrı istasyonda su kirliliği ile ilgili bazı parametreler ölçülmüştür. Hiç bir istasyonda su ürünlerine zarar verecek değerler bulunamamıştır.
Not: Aramalarınızda “i, ı, ğ, ş” harflerini kullanırken aşağıdaki seçenekleri deneyebilirsiniz.
- Büyük “İ” yerine küçük “i” kullanmak.
- Küçük “ı” yerine büyük “I” kullanmak.
- “ş veya Ş” yerine “s veya S” kullanmak.
- “ğ veya Ğ” yerine “g veya G” kullanmak.