BİLDİRİ VE MAKALE ARAMALARI İÇİN BU SAYFAYI KULLANINIZ
21.
HANOL, Zübeyde; CİLBİZ, Mehmet; ÇINAR, Şakir; KORKUT, Oğuz S; YENER, Osman
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{HANOL2014,
title = {ULUABAT GÖLÜ’NDE (BALIKESIR-TÜRKIYE) KIZILGÖZ BALIĞI (Rutilus rutilus L., 1758) AVCILIĞINDA KULLANILAN SADE UZATMA AĞLARIN SEÇICILIĞININ ARAŞTIRILMASI},
author = {Zübeyde HANOL and Mehmet CİLBİZ and Şakir ÇINAR and Oğuz S KORKUT and Osman YENER},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p218sbu.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Bu çalışmanın amacı, Uluabat Gölü’nde (Bursa-Türkiye) Kızılgöz Balığı (Rutilus rutilus L., 1758) avcılığında kullanılan monofilament sade uzatma ağların seçicilik özelliklerinin belirlenmesidir. Avcılık çalışmalarında aynı ip kalınlığına ve vertikal olarak 50 göz derinliğe sahip 32, 40, 50, 60, 70 ve 80 mm göz açıklığındaki 100’er metre uzunluğunda 6 farklı fanyalı uzatma ağı kullanılmıştır. Saha çalışması Ocak-2011 ve Aralık-2011 döneminde aylık olarak gerçekleştirilmiştir. Avlanan 434 adet örneğin, 1 mm ve 1 gr hassasiyetli ölçüm tahtası ve terazi ile boy ve ağırlıkları belirlenmiştir. Seçicilik parametrelerinin belirlenmesinde SELECT metot kullanılmıştır. Elde edilen veriler PASGEAR II v.2.5 bilgisayar programı ile analiz edilmiştir. Program SELECT metodunu esas alarak 5 farklı modele (Normal location, normal scale, log-normal, gamma ve bi-modal) ait parametreleri hesaplamaktadır. Analizler sonucunda en iyi sonucu normal scale vermiştir. Bu modele göre 32, 40, 50, 60, 70 ve 80 mm göz açıklığındaki ağların optimum yakalama boyları ve yayılım değerleri aynı sıra ile 12.16-1.24; 15.20-1.56; 19.00-1.95; 22.80-2.34; 26.60-2.73; 30.40-3.12 olarak belirlenmiştir. Yapılan Kolmogorov-Simirnov testi sonuçlarına göre tüm ağların yakaladıkları balıkların boy frekans dağılımları arasında farklılık olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Seçicilik, Kızılgöz Balığı, Rutilus rutilus, SELECT metot, Uluabat gölü},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmanın amacı, Uluabat Gölü’nde (Bursa-Türkiye) Kızılgöz Balığı (Rutilus rutilus L., 1758) avcılığında kullanılan monofilament sade uzatma ağların seçicilik özelliklerinin belirlenmesidir. Avcılık çalışmalarında aynı ip kalınlığına ve vertikal olarak 50 göz derinliğe sahip 32, 40, 50, 60, 70 ve 80 mm göz açıklığındaki 100’er metre uzunluğunda 6 farklı fanyalı uzatma ağı kullanılmıştır. Saha çalışması Ocak-2011 ve Aralık-2011 döneminde aylık olarak gerçekleştirilmiştir. Avlanan 434 adet örneğin, 1 mm ve 1 gr hassasiyetli ölçüm tahtası ve terazi ile boy ve ağırlıkları belirlenmiştir. Seçicilik parametrelerinin belirlenmesinde SELECT metot kullanılmıştır. Elde edilen veriler PASGEAR II v.2.5 bilgisayar programı ile analiz edilmiştir. Program SELECT metodunu esas alarak 5 farklı modele (Normal location, normal scale, log-normal, gamma ve bi-modal) ait parametreleri hesaplamaktadır. Analizler sonucunda en iyi sonucu normal scale vermiştir. Bu modele göre 32, 40, 50, 60, 70 ve 80 mm göz açıklığındaki ağların optimum yakalama boyları ve yayılım değerleri aynı sıra ile 12.16-1.24; 15.20-1.56; 19.00-1.95; 22.80-2.34; 26.60-2.73; 30.40-3.12 olarak belirlenmiştir. Yapılan Kolmogorov-Simirnov testi sonuçlarına göre tüm ağların yakaladıkları balıkların boy frekans dağılımları arasında farklılık olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Seçicilik, Kızılgöz Balığı, Rutilus rutilus, SELECT metot, Uluabat gölü
Anahtar Kelimeler: Seçicilik, Kızılgöz Balığı, Rutilus rutilus, SELECT metot, Uluabat gölü
22.
DEMIRCI, Sevil; ÖZYILMAZ, Ayşe; ŞIMŞEK, Emrah
İSKENDERUN KÖRFEZINDE BARAKÜDA Spyraena spyraena (Linnaeus, 1758)’NIN OTOLIT KIMYASI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{DEMIRCI2014,
title = {İSKENDERUN KÖRFEZINDE BARAKÜDA Spyraena spyraena (Linnaeus, 1758)’NIN OTOLIT KIMYASI},
author = {Sevil DEMIRCI and Ayşe ÖZYILMAZ and Emrah ŞIMŞEK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p217ybi.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Balık otolitleri çevrenin fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak değişiklikler gösteren metabolik olarak inert aragonit yapılardır (Eldson et al., 2008). Bir otolit, ortamdaki element ve bileşenlerin büyüme yüzeyi üzerine üst üste eklenmesiyle büyümektedir. Bu büyüme, yumurta döneminden başlayıp, erginleşme ve ölüm devrelerini de kapsadığından, balığın tüm yaşam özellikleri kaydedilmektedir. Buna bağlı olarak, otolitler balığın içinde yaşamış olduğu su kompozisyonunu da içerebilirler. Dolayısıyla otolit kimyası, balığın bulunduğu çevrenin kronolojik kaydı için potansiyel bir araç konumuna gelmektedir (Campana and Neilson, 1985; Campana 1999). Amaç: Bu çalışmada, otolit oluşumu ve büyümesi, somatik büyümeyle ilişkilendirilmiştir. Baraküda türünde (Spyraena spyraena) yaş, temel parametre olarak alınarak otolit kimyasını belirlemek amaçlanmıştır. Baraküdaların yaşlarına bağlı olarak yapılan ayrım, otolit kimyasına dayandırılmıştır. (devamı var)...},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Balık otolitleri çevrenin fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak değişiklikler gösteren metabolik olarak inert aragonit yapılardır (Eldson et al., 2008). Bir otolit, ortamdaki element ve bileşenlerin büyüme yüzeyi üzerine üst üste eklenmesiyle büyümektedir. Bu büyüme, yumurta döneminden başlayıp, erginleşme ve ölüm devrelerini de kapsadığından, balığın tüm yaşam özellikleri kaydedilmektedir. Buna bağlı olarak, otolitler balığın içinde yaşamış olduğu su kompozisyonunu da içerebilirler. Dolayısıyla otolit kimyası, balığın bulunduğu çevrenin kronolojik kaydı için potansiyel bir araç konumuna gelmektedir (Campana and Neilson, 1985; Campana 1999). Amaç: Bu çalışmada, otolit oluşumu ve büyümesi, somatik büyümeyle ilişkilendirilmiştir. Baraküda türünde (Spyraena spyraena) yaş, temel parametre olarak alınarak otolit kimyasını belirlemek amaçlanmıştır. Baraküdaların yaşlarına bağlı olarak yapılan ayrım, otolit kimyasına dayandırılmıştır. (devamı var)...
23.
ÇİÇEK, Yasemin
BALIK İMMUNİZASYONUNDA KULLANILAN DNA AŞILARINA GENEL BİR BAKIŞ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{ÇİÇEK2014,
title = {BALIK İMMUNİZASYONUNDA KULLANILAN DNA AŞILARINA GENEL BİR BAKIŞ},
author = {Yasemin ÇİÇEK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p216abb.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Son yıllarda balık yetiştiriciliğin hızla büyüyen bir sektör haline gelmesi ve dünya nüfusunun hemen hemen yarısı balığı yemek olarak tüketmeye başlamasından itibaren balığı hastalıktan koruma stratejileri geliştirilmeye başlanmıştır. Kayıpların en aza indirgenmesi ve sağlıklı balıklar yetiştirilebilmesi bu hızda büyüyen bir sektör için belkemiği olarak nitelendirilebilir. Koruma yöntemlerinden en önemli olanı aşılama olup, güvenli ve etkili aşılama sürdürülebilir yetiştiricilik için oldukça önemlidir. İlk balık aşılaması 1970’lerde Atlantic salmon balıklarında bakteriyel hastalıklara karşı uygulanmıştır ve 1980’lerin sonunda yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. İlk lisanslı aşı Yersinia ruckeri’ye karşı olup, 1976’da piyasaya sürülmüştür. Daha sonra Vibrio anguillarum ve Aeromanas salmonicida’ya karşı aşı geliştirilmiştir. Son dönemde teknolojinin gelişmesini takiben DNA aşıları önem kazanmaya başlamıştır. DNA aşılaması temel olarak aşı antijeni kodlayan gen yerine kendi antijenini kodlayarak sonraki antijen ekspresyonunun aşılanmış konak hücreleri tarafından yapılmasını sağlayarak immun sistemi güçlendirmesine dayanır. Bu aşılar daha çok viral hastalıklara karşı önlem olarak geliştirilmiştir. Mikrogram miktarlarda DNA içeren tek doz intramusculer enjeksiyon özellikle ekonomik açıdan önemli olan bazı virüslerde ki bunlar; IHNV, IPNV ve VHSV olup hızlı ve uzun ömürlü koruma sağlar. Ancak diğer balık patojenlerine karşı sınırlı bir koruma sağlamaktadır. Bu çalışmada DNA temelli aşılar yeni geliştirilen yöntemler doğrultusunda incelenip temel aşı yöntemleri ile karşılaştırması yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Balık, Hastalık, Aşılama, DNA},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Son yıllarda balık yetiştiriciliğin hızla büyüyen bir sektör haline gelmesi ve dünya nüfusunun hemen hemen yarısı balığı yemek olarak tüketmeye başlamasından itibaren balığı hastalıktan koruma stratejileri geliştirilmeye başlanmıştır. Kayıpların en aza indirgenmesi ve sağlıklı balıklar yetiştirilebilmesi bu hızda büyüyen bir sektör için belkemiği olarak nitelendirilebilir. Koruma yöntemlerinden en önemli olanı aşılama olup, güvenli ve etkili aşılama sürdürülebilir yetiştiricilik için oldukça önemlidir. İlk balık aşılaması 1970’lerde Atlantic salmon balıklarında bakteriyel hastalıklara karşı uygulanmıştır ve 1980’lerin sonunda yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. İlk lisanslı aşı Yersinia ruckeri’ye karşı olup, 1976’da piyasaya sürülmüştür. Daha sonra Vibrio anguillarum ve Aeromanas salmonicida’ya karşı aşı geliştirilmiştir. Son dönemde teknolojinin gelişmesini takiben DNA aşıları önem kazanmaya başlamıştır. DNA aşılaması temel olarak aşı antijeni kodlayan gen yerine kendi antijenini kodlayarak sonraki antijen ekspresyonunun aşılanmış konak hücreleri tarafından yapılmasını sağlayarak immun sistemi güçlendirmesine dayanır. Bu aşılar daha çok viral hastalıklara karşı önlem olarak geliştirilmiştir. Mikrogram miktarlarda DNA içeren tek doz intramusculer enjeksiyon özellikle ekonomik açıdan önemli olan bazı virüslerde ki bunlar; IHNV, IPNV ve VHSV olup hızlı ve uzun ömürlü koruma sağlar. Ancak diğer balık patojenlerine karşı sınırlı bir koruma sağlamaktadır. Bu çalışmada DNA temelli aşılar yeni geliştirilen yöntemler doğrultusunda incelenip temel aşı yöntemleri ile karşılaştırması yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Balık, Hastalık, Aşılama, DNA
24.
YEĞEN, Vedat; SARI, Hasan M
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{YEĞEN2014,
title = {EĞIRDIR GÖLÜ (TÜRKİYE) ISPARTA ÇÖPÇÜ BALIĞI (Seminemacheilus ispartensis) POPULASYONUNUN ÜREME ÖZELLIKLERI},
author = {Vedat YEĞEN and Hasan M SARI},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p215bbs.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Bu çalışmada Eğirdir Gölü’nde yaşayan Anadolu’nun endemik balık türlerinden Isparta Çöpçü Balığı (Seminemacheilus ispartensis, Erk’akan, Nalbant ve Özeren, 2007)’nın üreme özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Örnekleme çalışmaları Haziran 2010 – Mayıs 2011 tarihleri arasında Eğirdir Gölü’nde belirlenen 9 istasyonda yürütülmüştür. Örnekleme çalışmalarında uzatma ağları, tül ığrıp, hamsinöz gözlü pinter ve elektroşoker kullanılmıştır. Örnekleme çalışmalarından elde edilen 315 örneğin 162 adedinin dişi olduğu belirlenmiştir. Aylık GSI (Gonadosomatik indeks)değerlerine göre üreme dönemi Mart – Haziran ayları arasıdır. Alt örnekleme yoluyla seçilen 95 örneğe göre populasyonun total fekonditesi 196 ile 16938 adet arasında; nisbi fekonditesi ise 43 adet/cm ile 1.512 adet/cm arasında değişim göstermiştir. Populasyonun ortalama fekonditesi ise 7.647 adet olarak tespit edilmiştir. Fekondite – Total boy ilişkisi; F = 0.014*TL2,7363 (r2= 0.6706) olarak hesaplanmıştır. Çap ölçümü yapılan 32.508 adet yumurtanın çapları 0.16 mm – 1.3 mm arasında değişim göstermiş, ortalama yumurta çapı 0.60 ± 0.001 mm olarak bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Isparta Çöpçü Balığı, Seminemacheilus ispartensis, Eğirdir Gölü,},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada Eğirdir Gölü’nde yaşayan Anadolu’nun endemik balık türlerinden Isparta Çöpçü Balığı (Seminemacheilus ispartensis, Erk’akan, Nalbant ve Özeren, 2007)’nın üreme özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Örnekleme çalışmaları Haziran 2010 – Mayıs 2011 tarihleri arasında Eğirdir Gölü’nde belirlenen 9 istasyonda yürütülmüştür. Örnekleme çalışmalarında uzatma ağları, tül ığrıp, hamsinöz gözlü pinter ve elektroşoker kullanılmıştır. Örnekleme çalışmalarından elde edilen 315 örneğin 162 adedinin dişi olduğu belirlenmiştir. Aylık GSI (Gonadosomatik indeks)değerlerine göre üreme dönemi Mart – Haziran ayları arasıdır. Alt örnekleme yoluyla seçilen 95 örneğe göre populasyonun total fekonditesi 196 ile 16938 adet arasında; nisbi fekonditesi ise 43 adet/cm ile 1.512 adet/cm arasında değişim göstermiştir. Populasyonun ortalama fekonditesi ise 7.647 adet olarak tespit edilmiştir. Fekondite – Total boy ilişkisi; F = 0.014*TL2,7363 (r2= 0.6706) olarak hesaplanmıştır. Çap ölçümü yapılan 32.508 adet yumurtanın çapları 0.16 mm – 1.3 mm arasında değişim göstermiş, ortalama yumurta çapı 0.60 ± 0.001 mm olarak bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Isparta Çöpçü Balığı, Seminemacheilus ispartensis, Eğirdir Gölü,
25.
AKAYLI, Tülay; AYDIN, Sefa; ÇANAK, Özgür
KÜLTÜR GÖKKUŞAĞI ALABALIKLARINDA (O. mykiss W. 1792) V. anguillarum’UN TEŞHİSİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{AKAYLI2014b,
title = {KÜLTÜR GÖKKUŞAĞI ALABALIKLARINDA (O. mykiss W. 1792) V. anguillarum’UN TEŞHİSİ},
author = {Tülay AKAYLI and Sefa AYDIN and Özgür ÇANAK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p214dbb.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Gökkuşağı alabalığının (Oncorhynchus mykiss) üretim miktarını kısıtlayan en önemli faktörlerden biri, patojen bakterilerden kaynaklanan hastalık problemleridir. Vibriosis, denizel organizmaların temel hastalıklarından biri olmakla birlikte son yıllarda tatlı su balıklarında da görülmeye başlayan, balıklarda genel hemorajik septisemi ile seyreden ve yüksek mortaliteye neden olan önemli bir hastalıktır. Amaç: Bu çalışma, Muğla ili Fethiye bölgesinde bulunan iki farklı gökkuşağı alabalığı işletmesinde yaz aylarında kayıplara neden olan hastalığın etkeninin bakteriyolojik ve histolojik yöntemler kullanılarak teşhis edilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Çeşitli hastalık belirtileri gösteren ve ağırlıkları 2-220 g aralığında değişen toplam 11 adet kültür gökkuşağı alabalığı örneğinin karaciğer, böbrek ve dalak gibi iç organlarından TSA besiyerine yapılan bakteriyolojik ekimler yapılmıştır. İzole edilen koloniler saflaştırılmış ve rutin bakteriyolojik yöntemler ile fenotipik ve biyokimyasal özellikleri tespit edilmiş ve identifikasyonu gerçekleştirilmiştir. Histopatolojik muayene için hasta balıklardan alınan karaciğer, böbrek, solungaç, bağırsak ve kas dokusu örnekleri %10’luk formalin içinde tespit edilmiş, rutin histolojik yöntemler kullanılarak işlenmiş ve hematoksilen-eosin boyama yöntemi ile boyanmıştır.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Gökkuşağı alabalığının (Oncorhynchus mykiss) üretim miktarını kısıtlayan en önemli faktörlerden biri, patojen bakterilerden kaynaklanan hastalık problemleridir. Vibriosis, denizel organizmaların temel hastalıklarından biri olmakla birlikte son yıllarda tatlı su balıklarında da görülmeye başlayan, balıklarda genel hemorajik septisemi ile seyreden ve yüksek mortaliteye neden olan önemli bir hastalıktır. Amaç: Bu çalışma, Muğla ili Fethiye bölgesinde bulunan iki farklı gökkuşağı alabalığı işletmesinde yaz aylarında kayıplara neden olan hastalığın etkeninin bakteriyolojik ve histolojik yöntemler kullanılarak teşhis edilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Çeşitli hastalık belirtileri gösteren ve ağırlıkları 2-220 g aralığında değişen toplam 11 adet kültür gökkuşağı alabalığı örneğinin karaciğer, böbrek ve dalak gibi iç organlarından TSA besiyerine yapılan bakteriyolojik ekimler yapılmıştır. İzole edilen koloniler saflaştırılmış ve rutin bakteriyolojik yöntemler ile fenotipik ve biyokimyasal özellikleri tespit edilmiş ve identifikasyonu gerçekleştirilmiştir. Histopatolojik muayene için hasta balıklardan alınan karaciğer, böbrek, solungaç, bağırsak ve kas dokusu örnekleri %10’luk formalin içinde tespit edilmiş, rutin histolojik yöntemler kullanılarak işlenmiş ve hematoksilen-eosin boyama yöntemi ile boyanmıştır.
26.
DEMİR, Timur; AKGÜN, Hakan; ARISOY, Gülden
ÇAT BARAJI (ADIYAMAN), KÜLTÜR BALIKÇILIĞI VE SORUNLARI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{DEMİR2014c,
title = {ÇAT BARAJI (ADIYAMAN), KÜLTÜR BALIKÇILIĞI VE SORUNLARI},
author = {Timur DEMİR and Hakan AKGÜN and Gülden ARISOY},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p213ubi.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Dünya nüfusu devamlı olarak bir artış göstermektedir. Bu artış sürecine bağlı olarak, balık tüketiminin her geçen gün artması, doğal balık stoklarının azalması, iç sularda kafes yetiştiriciliğine olan ilgiyi daha da arttırmıştır. Adıyaman ili Çelikhan ilçesinde bulunan Çat Baraj Gölü Kültür balıkçılığı yönünden bölgede önemli bir ekonomik faaliyet olarak benimsenmiştir. Bu çalışma, Çat Baraj Gölü kültür balıkçılığının mevcut genel durumunu ve baraj gölündeki yüzer adaların kafes balıkçılığı üzerine olumsuz etkilerinin ortaya konulması amacıyla yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çat Barajı, kültür balıkçılığı, çevresel şartlar},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Dünya nüfusu devamlı olarak bir artış göstermektedir. Bu artış sürecine bağlı olarak, balık tüketiminin her geçen gün artması, doğal balık stoklarının azalması, iç sularda kafes yetiştiriciliğine olan ilgiyi daha da arttırmıştır. Adıyaman ili Çelikhan ilçesinde bulunan Çat Baraj Gölü Kültür balıkçılığı yönünden bölgede önemli bir ekonomik faaliyet olarak benimsenmiştir. Bu çalışma, Çat Baraj Gölü kültür balıkçılığının mevcut genel durumunu ve baraj gölündeki yüzer adaların kafes balıkçılığı üzerine olumsuz etkilerinin ortaya konulması amacıyla yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çat Barajı, kültür balıkçılığı, çevresel şartlar
27.
YÜCE, Songül; ÇOBAN, Zülfü M; ÖRNEKÇİ, Gürel Nedim; ŞEKER, Tunay; KÜÇÜKYILMAZ, Mehmet
KEBAN BARAJ GÖLÜ’NDE YAŞAYAN Chondrostoma regium (Heckel, 1843)’UN ÜREME ÖZELLIKLERI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{YÜCE2014,
title = {KEBAN BARAJ GÖLÜ’NDE YAŞAYAN Chondrostoma regium (Heckel, 1843)’UN ÜREME ÖZELLIKLERI},
author = {Songül YÜCE and Zülfü M ÇOBAN and Gürel Nedim ÖRNEKÇİ and Tunay ŞEKER and Mehmet KÜÇÜKYILMAZ},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p212ibu.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Amaç: Bu çalışmada, Elazığ Keban Baraj Gölü’nde yaşayan Chondrostoma regium (Heckel, 1843)’un eşey ve yaş kompozisyonu, üreme peryodu, yumurta çapı ve yumurta verimliliği ilk eşeysel olgunluk boyu, saptanmıştır. Metod: Balık örnekleri Mart 2009–Şubat 2010 tarihleri arasında 28, 30 ve 34 mm göz açıklığı olan galsama ağları ile Keban Baraj Gölü den alınmıştır. Her balık bireyinin Total boy (mm) ve ağırlığı (g) ölçüldükten sonra, yaş tayini için pul örneği alınmış ve stero mikroskop yardımı ile yaş tayini yapılmıştır. Gonadlardan eşey tayini yapıldıktan sonra gonadlar alınarak tartılmış, yumurtalı bireylerin yumurta sayımı yapılmış ve yumurta çapları (mm) ölçülmüştür. Balıkların üreme zamanını tespit etmek için; Gonadosomatik İndeks = Gonad ağırlığı/ Vücut ağırlığı – Gonad ağırlığı x100 formülünden yararlanılmıştır (Avşar, 2005). İlk eşeysel olgunluk boyu ile ilgili veriler P= 1/ (1+e[-r(L-Lm)]) denklemimden yararlanılarak hesaplanmıştır. Sonuçlar ve Tartışma: Bu çalışmada toplam 294 adet C. regium elde edilmiş ve populasyonun I-VIII yaş kompozisyonun dağılım gösterdiği belirlenmiştir. Keban Baraj Gölü’nde yaşayan C. regium populasyonunun üreme zamanını saptamak amacıyla her eşeyin aylara göre gonadosomatik indeks (GSİ) değeri hesaplanmıştır. Erkek ve dişi bireylerin gonadosomatik indeks değerlerinin mart ayında maksimuma ulaştığı saptanmış olup spermlerini ve yumurtalarını mart-mayıs ayları arasında bıraktıkları tespit edilmiştir.En küçük yumurta çapı 0,966 mm olarak ölçülmüş ve en büyük yumurta çapı 1,800 mm olarak ölçülmüştür.
Anahtar Kelimeler: C.regium, Keban Baraj Gölü,GSİ, yumurta çapı},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Amaç: Bu çalışmada, Elazığ Keban Baraj Gölü’nde yaşayan Chondrostoma regium (Heckel, 1843)’un eşey ve yaş kompozisyonu, üreme peryodu, yumurta çapı ve yumurta verimliliği ilk eşeysel olgunluk boyu, saptanmıştır. Metod: Balık örnekleri Mart 2009–Şubat 2010 tarihleri arasında 28, 30 ve 34 mm göz açıklığı olan galsama ağları ile Keban Baraj Gölü den alınmıştır. Her balık bireyinin Total boy (mm) ve ağırlığı (g) ölçüldükten sonra, yaş tayini için pul örneği alınmış ve stero mikroskop yardımı ile yaş tayini yapılmıştır. Gonadlardan eşey tayini yapıldıktan sonra gonadlar alınarak tartılmış, yumurtalı bireylerin yumurta sayımı yapılmış ve yumurta çapları (mm) ölçülmüştür. Balıkların üreme zamanını tespit etmek için; Gonadosomatik İndeks = Gonad ağırlığı/ Vücut ağırlığı – Gonad ağırlığı x100 formülünden yararlanılmıştır (Avşar, 2005). İlk eşeysel olgunluk boyu ile ilgili veriler P= 1/ (1+e[-r(L-Lm)]) denklemimden yararlanılarak hesaplanmıştır. Sonuçlar ve Tartışma: Bu çalışmada toplam 294 adet C. regium elde edilmiş ve populasyonun I-VIII yaş kompozisyonun dağılım gösterdiği belirlenmiştir. Keban Baraj Gölü’nde yaşayan C. regium populasyonunun üreme zamanını saptamak amacıyla her eşeyin aylara göre gonadosomatik indeks (GSİ) değeri hesaplanmıştır. Erkek ve dişi bireylerin gonadosomatik indeks değerlerinin mart ayında maksimuma ulaştığı saptanmış olup spermlerini ve yumurtalarını mart-mayıs ayları arasında bıraktıkları tespit edilmiştir.En küçük yumurta çapı 0,966 mm olarak ölçülmüş ve en büyük yumurta çapı 1,800 mm olarak ölçülmüştür.
Anahtar Kelimeler: C.regium, Keban Baraj Gölü,GSİ, yumurta çapı
Anahtar Kelimeler: C.regium, Keban Baraj Gölü,GSİ, yumurta çapı
28.
ERGÜDEN, Sibel ALAGÖZ; ERKOL, Itri Levent; ÜLKE, Mahmut Sergen
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{ERGÜDEN2014c,
title = {İSTILACI GÜMÜŞI SAZAN, Carassius gibelio (Bloch, 1782)’NUN SEYHAN HAVZASI’NDAKI MEVCUT DURUMU VE HAVZA EKOSISTEMINE OLASI ETKILERI},
author = {Sibel ALAGÖZ ERGÜDEN and Itri Levent ERKOL and Mahmut Sergen ÜLKE},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p211bbd.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Ülkemizin 1992 yılından bu yana taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, yabancı yayılımcı türü; “doğal geçmiş veya mevcut dağılımı dışında giren bir tür, alt-tür veya düşük takson” olarak tanımlamaktadır. Aynı sözleşmenin “Ekosistemleri, Habitatları veya Türleri Tehdit Eden Yabancı Türlerin Girişi, Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Konusunda Rehber İlkeler” başlıklı ekinin 5. Rehber İlkesi; Bir yayılımcı yabancı tür konusunda yapılacak araştırmanın: (a) Yayılımın tarihçesi ve ekolojisi (menşei, yolları ve süresi) (b) Yayılımcı yabancı türlerin biyolojik özellikleri ve (c) ekosistem, türler ve genetik düzeyde etkiler ile ilişkili ve aynı zamanda sosyal ve ekonomik etkiler ve bunların zaman içinde nasıl değiştiği konularını belgelemeye yönelik olarak kurgulanması gerektiğini bildirmektedir. Ülkemizdeki en yüksek riskli yabancı yayılımcı iç su balığı olarak bildirilen gümüşi sazan Carassius gibelio (Bloch, 1782) bu sözleşme kapsamında ele alınması gerekmektedir. (devamı var)...
Anahtar Kelimeler: Gümüşi Sazan, Carassius gibelio, Seyhan Havzası, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Ülkemizin 1992 yılından bu yana taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, yabancı yayılımcı türü; “doğal geçmiş veya mevcut dağılımı dışında giren bir tür, alt-tür veya düşük takson” olarak tanımlamaktadır. Aynı sözleşmenin “Ekosistemleri, Habitatları veya Türleri Tehdit Eden Yabancı Türlerin Girişi, Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Konusunda Rehber İlkeler” başlıklı ekinin 5. Rehber İlkesi; Bir yayılımcı yabancı tür konusunda yapılacak araştırmanın: (a) Yayılımın tarihçesi ve ekolojisi (menşei, yolları ve süresi) (b) Yayılımcı yabancı türlerin biyolojik özellikleri ve (c) ekosistem, türler ve genetik düzeyde etkiler ile ilişkili ve aynı zamanda sosyal ve ekonomik etkiler ve bunların zaman içinde nasıl değiştiği konularını belgelemeye yönelik olarak kurgulanması gerektiğini bildirmektedir. Ülkemizdeki en yüksek riskli yabancı yayılımcı iç su balığı olarak bildirilen gümüşi sazan Carassius gibelio (Bloch, 1782) bu sözleşme kapsamında ele alınması gerekmektedir. (devamı var)...
Anahtar Kelimeler: Gümüşi Sazan, Carassius gibelio, Seyhan Havzası, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
Anahtar Kelimeler: Gümüşi Sazan, Carassius gibelio, Seyhan Havzası, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
29.
ERGÜDEN, Sibel ALAGÖZ
SEYHAN BARAJ GÖLÜ (ADANA)’NDEKI Aphanius mento (Heckel, 1843)’NUN BAZI MORFOMETRIK ÖZELLIKLERI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{ERGÜDEN2014b,
title = {SEYHAN BARAJ GÖLÜ (ADANA)’NDEKI Aphanius mento (Heckel, 1843)’NUN BAZI MORFOMETRIK ÖZELLIKLERI},
author = {Sibel ALAGÖZ ERGÜDEN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p210sbb.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Bu araştırma, Seyhan Baraj Gölü (Adana)’nde Mart 2013 - Şubat 2014 tarihleri arasında yakalanan Aphanius mento (Heckel, 1843)’nun bazı morfometrik özelliklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Toplam 148 adet (75 dişi ve 73 erkek birey) balık örneği 1 mm ve 2 mm göz açıklığına sahip ince gözlü tül ağlar ile yakalanmıştır. Yakalanan balıkların boy değerleri minimum 15,05 mm, maksimum 33,03 mm’dir. Örneklerden toplam 11 adet morfometrik ölçüm alınmıştır, bunlar sırasıyla; Toplam boy (TB), Standart boy (SB), Pre-dorsal boy (PDB), Pre-pektoral uzunluk (PPU), Pre-orbital uzunluk (POU), Göz çapı (GÇ), Post-orbital mesafe (POM), Vücut yüksekliği (VY), Kuyruk sapı uzunluğu (KSU), Baş uzunluğu (BU) ve Baş yüksekliği (BY) olup bu ölçümler arasındaki istatistiksel ilişkinin varlığı incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Aphanius mento, Morfometrik özellikler, Seyhan Baraj Gölü, Adana},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu araştırma, Seyhan Baraj Gölü (Adana)’nde Mart 2013 - Şubat 2014 tarihleri arasında yakalanan Aphanius mento (Heckel, 1843)’nun bazı morfometrik özelliklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Toplam 148 adet (75 dişi ve 73 erkek birey) balık örneği 1 mm ve 2 mm göz açıklığına sahip ince gözlü tül ağlar ile yakalanmıştır. Yakalanan balıkların boy değerleri minimum 15,05 mm, maksimum 33,03 mm’dir. Örneklerden toplam 11 adet morfometrik ölçüm alınmıştır, bunlar sırasıyla; Toplam boy (TB), Standart boy (SB), Pre-dorsal boy (PDB), Pre-pektoral uzunluk (PPU), Pre-orbital uzunluk (POU), Göz çapı (GÇ), Post-orbital mesafe (POM), Vücut yüksekliği (VY), Kuyruk sapı uzunluğu (KSU), Baş uzunluğu (BU) ve Baş yüksekliği (BY) olup bu ölçümler arasındaki istatistiksel ilişkinin varlığı incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Aphanius mento, Morfometrik özellikler, Seyhan Baraj Gölü, Adana
Anahtar Kelimeler: Aphanius mento, Morfometrik özellikler, Seyhan Baraj Gölü, Adana
30.
TURAL, Serpil; SARICAOĞLU, Furkan Türker; TURHAN, Sadettin
SU ÜRÜNLERININ AMBALAJLANMASINDA NANOTEKNOLOJI UYGULAMALARI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{TURAL2014,
title = {SU ÜRÜNLERININ AMBALAJLANMASINDA NANOTEKNOLOJI UYGULAMALARI},
author = {Serpil TURAL and Furkan Türker SARICAOĞLU and Sadettin TURHAN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p209ddb.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Gıda maddeleri, üretildikleri yerlerden farklı bölgelerde ve farklı zamanlarda tüketilmeleri nedeniyle uygun bir şekilde ambalajlanmaları ve muhafaza edilmeleri gerekmektedir. Gıda ambalajlarının birincil fonksiyonu gıdayı korumak olmakla birlikte, dağıtıcı ve tüketiciden kaynaklanan kayıpların azaltılmasını da sağlamalıdır. Ambalajın uygun seçilememesi veya ürünü yeterli düzeyde koruyamaması nedeniyle çok fazla ürün kayıpları meydana gelebilmektedir. Ambalajlama endüstrisinde görülen hızlı gelişime paralel olarak, son yıllarda, sadece bariyer özelliğinden dolayı sınırlı etki gösteren klasik ambalajlama teknikleri yanında, ek avantajlar sağlayan yeni teknolojilere ve yeni uygulamalara olan eğilim artmaktadır. Bu yeni uygulamalardan biri, boyutları 100 nm ve daha küçük olan maddeleri konu alan nanoteknolojidir. Birçok alanda olduğu gibi gıda endüstrisinde de nanoteknoloji uygulamaları son yıllarda önemli düzeyde artış göstermektedir. Ambalaj uygulamalarında nanoteknolojinin kullanımı ile ambalaj malzemesinin yapısı moleküler düzeyde değiştirilebilmekte ve ambalajın mekanik ve bariyer özellikleri geliştirilebilmektedir. Ayrıca, gıda endüstrisinde nanoteknolojiden akıllı ambalajlamada nanosensörlerin kullanımında, aktif ambalajlama uygulamaları ile raf ömrünün artırılmasında, fonksiyonel bileşiklerin ambalaj materyalinden kontrollü salımı ve taşınmasında ve yenilebilir film ve kaplama üretiminde yararlanılabilmektedir. Su ürünleri, protein olmayan azotlu madde miktarı, su aktivitesi ve pH değerinin yüksek olması nedeniyle çabuk bozulan gıdalar arasında yer almaktadır. Su ürünlerinin ambalajlanmasında yararlanılan nanoteknoloji uygulamaları sayesinde, ürünlerin raf ömrü artırılmakta ve çevreye olan zararlı etkileri azaltılabilmektedir. Bu derlemede su ürünlerinin ambalajlanmasında nanoteknoloji uygulamaları literatür verileri ışığında incelenecektir.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Gıda maddeleri, üretildikleri yerlerden farklı bölgelerde ve farklı zamanlarda tüketilmeleri nedeniyle uygun bir şekilde ambalajlanmaları ve muhafaza edilmeleri gerekmektedir. Gıda ambalajlarının birincil fonksiyonu gıdayı korumak olmakla birlikte, dağıtıcı ve tüketiciden kaynaklanan kayıpların azaltılmasını da sağlamalıdır. Ambalajın uygun seçilememesi veya ürünü yeterli düzeyde koruyamaması nedeniyle çok fazla ürün kayıpları meydana gelebilmektedir. Ambalajlama endüstrisinde görülen hızlı gelişime paralel olarak, son yıllarda, sadece bariyer özelliğinden dolayı sınırlı etki gösteren klasik ambalajlama teknikleri yanında, ek avantajlar sağlayan yeni teknolojilere ve yeni uygulamalara olan eğilim artmaktadır. Bu yeni uygulamalardan biri, boyutları 100 nm ve daha küçük olan maddeleri konu alan nanoteknolojidir. Birçok alanda olduğu gibi gıda endüstrisinde de nanoteknoloji uygulamaları son yıllarda önemli düzeyde artış göstermektedir. Ambalaj uygulamalarında nanoteknolojinin kullanımı ile ambalaj malzemesinin yapısı moleküler düzeyde değiştirilebilmekte ve ambalajın mekanik ve bariyer özellikleri geliştirilebilmektedir. Ayrıca, gıda endüstrisinde nanoteknolojiden akıllı ambalajlamada nanosensörlerin kullanımında, aktif ambalajlama uygulamaları ile raf ömrünün artırılmasında, fonksiyonel bileşiklerin ambalaj materyalinden kontrollü salımı ve taşınmasında ve yenilebilir film ve kaplama üretiminde yararlanılabilmektedir. Su ürünleri, protein olmayan azotlu madde miktarı, su aktivitesi ve pH değerinin yüksek olması nedeniyle çabuk bozulan gıdalar arasında yer almaktadır. Su ürünlerinin ambalajlanmasında yararlanılan nanoteknoloji uygulamaları sayesinde, ürünlerin raf ömrü artırılmakta ve çevreye olan zararlı etkileri azaltılabilmektedir. Bu derlemede su ürünlerinin ambalajlanmasında nanoteknoloji uygulamaları literatür verileri ışığında incelenecektir.
31.
BILICI, Serbest; ÜNLÜ, Erhan; ÇIÇEK, Tarık
DICLE NEHRI’NDE YAŞAYAN Capoeta trutta TÜRÜNÜN BIYOLOJISI ÜZERINE ARAŞTIRMALAR Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{BILICI2014,
title = {DICLE NEHRI’NDE YAŞAYAN Capoeta trutta TÜRÜNÜN BIYOLOJISI ÜZERINE ARAŞTIRMALAR},
author = {Serbest BILICI and Erhan ÜNLÜ and Tarık ÇIÇEK},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p208sdd.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {İç su kaynaklarımız içerisinde Dicle Nehri gerek barındırdığı balık biyoçeşitliliği gerekse balıkçılık potansiyeli ile birlikte gelecek ile ilgili önemli bir doğal kaynağımızdır. Havzada meydana gelen değişimlerin, nehir sistemi içinde yaşayan balık türlerini direkt ya da dolaylı olarak etkilemesi nedeniyle balık türlerinin biyolojik özelliklerinin belli periyotlarla izlenmesi gerekmektedir. Capoeta trutta (Heckel, 1843) Dicle ve Fırat Nehir sisteminde yaygın olarak bulunan Cyprinidae familyasına ait bir tür olup, yöre halkının önemli bir besin kaynağıdır. Bu türün büyüme ve üreme gibi biyolojik özelliklerinin belirlenmesi geleceğinin sürekliliği açısından önem taşımaktadır. Amaç: Bu çalışmada Dicle Nehir sistemi içindeki Bismil lokalitesinde yaygın dağılım gösteren Capoeta trutta (Heckel, 1843)’nın eşey dağılımı, boy ve ağırlık olarak büyüme ile büyüme oranları, kondisyon faktörü, eşeysel olgunluk yaşı ve boyu, üreme zamanı, yumurta verimi gibi bazı biyolojik özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. (devamı var)... Anahtar Kelimeler: Dicle Nehri, Capoeta trutta, üreme, büyüme, von Bertalanffy},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
İç su kaynaklarımız içerisinde Dicle Nehri gerek barındırdığı balık biyoçeşitliliği gerekse balıkçılık potansiyeli ile birlikte gelecek ile ilgili önemli bir doğal kaynağımızdır. Havzada meydana gelen değişimlerin, nehir sistemi içinde yaşayan balık türlerini direkt ya da dolaylı olarak etkilemesi nedeniyle balık türlerinin biyolojik özelliklerinin belli periyotlarla izlenmesi gerekmektedir. Capoeta trutta (Heckel, 1843) Dicle ve Fırat Nehir sisteminde yaygın olarak bulunan Cyprinidae familyasına ait bir tür olup, yöre halkının önemli bir besin kaynağıdır. Bu türün büyüme ve üreme gibi biyolojik özelliklerinin belirlenmesi geleceğinin sürekliliği açısından önem taşımaktadır. Amaç: Bu çalışmada Dicle Nehir sistemi içindeki Bismil lokalitesinde yaygın dağılım gösteren Capoeta trutta (Heckel, 1843)’nın eşey dağılımı, boy ve ağırlık olarak büyüme ile büyüme oranları, kondisyon faktörü, eşeysel olgunluk yaşı ve boyu, üreme zamanı, yumurta verimi gibi bazı biyolojik özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. (devamı var)... Anahtar Kelimeler: Dicle Nehri, Capoeta trutta, üreme, büyüme, von Bertalanffy
32.
GÜRÇAY, Selahattin
ÜLKEMİZ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{GÜRÇAY2014b,
title = {ÜLKEMİZ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİNİN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ},
author = {Selahattin GÜRÇAY},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p207ydu.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya besin gereksinimin önemli bir kısmını karşılayan temel bir endüstridir. FAO tarafından dünyada en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak belirlenmiştir. Dünyadaki su ürünleri yetiştiriciliğinin hızla artışı ve alternatif bir besin kaynağı olarak değerlendirilmesine paralel bir şekilde, ülkemizde de özellikle son 10-15 yıl içerisinde su ürünleri yetiştiriciliğinde önemli gelişmeler olmuştur. Ülkemiz Su Ürünleri yetiştiriciliği, 2000 yılına kadar belirli bir periyotla büyümüş ve üretim miktarı 79031 ton/yıl seviyesine ulaşmıştır ancak 2000’li yılların başında üretim miktarında düşüş gözlenmiş ve 61.165 ton/yıla gerilemiştir. Bunda Türkiye’nin içine girdiği ciddi ekonomik kriz önemli bir rol oynamıştır. Yetiştiricilikle üretim 2003 yılında tekrar büyüme eğilimine girmiştir. Büyümeye; ekonominin toparlanmaya başlaması, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda ilerleme kaydedilmesi ve devletin sektöre mali yardımda bulunması gibi nedenler etkili olmuştur. 1998 istatistiklerine göre yetiştiriciliğin toplam üretimdeki payı %10 iken 2012 yılı istatistiklerinde bu oranın % 28,80’e çıktığı görülmektedir. (devamı var)...
Anahtar Kelimeler: Su Ürünleri, Üretim, Yetiştiricilik, İhracat, Pazarlama},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Su ürünleri yetiştiriciliği, dünya besin gereksinimin önemli bir kısmını karşılayan temel bir endüstridir. FAO tarafından dünyada en hızlı büyüyen gıda sektörü olarak belirlenmiştir. Dünyadaki su ürünleri yetiştiriciliğinin hızla artışı ve alternatif bir besin kaynağı olarak değerlendirilmesine paralel bir şekilde, ülkemizde de özellikle son 10-15 yıl içerisinde su ürünleri yetiştiriciliğinde önemli gelişmeler olmuştur. Ülkemiz Su Ürünleri yetiştiriciliği, 2000 yılına kadar belirli bir periyotla büyümüş ve üretim miktarı 79031 ton/yıl seviyesine ulaşmıştır ancak 2000’li yılların başında üretim miktarında düşüş gözlenmiş ve 61.165 ton/yıla gerilemiştir. Bunda Türkiye’nin içine girdiği ciddi ekonomik kriz önemli bir rol oynamıştır. Yetiştiricilikle üretim 2003 yılında tekrar büyüme eğilimine girmiştir. Büyümeye; ekonominin toparlanmaya başlaması, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda ilerleme kaydedilmesi ve devletin sektöre mali yardımda bulunması gibi nedenler etkili olmuştur. 1998 istatistiklerine göre yetiştiriciliğin toplam üretimdeki payı %10 iken 2012 yılı istatistiklerinde bu oranın % 28,80’e çıktığı görülmektedir. (devamı var)...
Anahtar Kelimeler: Su Ürünleri, Üretim, Yetiştiricilik, İhracat, Pazarlama
Anahtar Kelimeler: Su Ürünleri, Üretim, Yetiştiricilik, İhracat, Pazarlama
33.
URAL, Mevlüt Şener; SAĞLAM, Naim; KAYA, Hüsamettin; ORSAY, Hatice
FIRAT NEHRİ’NDE AVLANAN BAZI BALIK TÜRLERİNDE ENDOHELMİNTLERİN ARAŞTIRILMASI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{URAL2014,
title = {FIRAT NEHRİ’NDE AVLANAN BAZI BALIK TÜRLERİNDE ENDOHELMİNTLERİN ARAŞTIRILMASI},
author = {Mevlüt Şener URAL and Naim SAĞLAM and Hüsamettin KAYA and Hatice ORSAY},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p206adi.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Bu araştırmada, Fırat Nehri’nde yaşayan balıklardaki endohelmintlerin ortaya çıkarılması, çevrede bulunan su ürünleri işletmelerinde balık ölümlerine ve ekonomik kayıplara neden olabilecek paraziter hastalıkların teşhisine yardımcı olması amaçlandı. Çalışma için Fırat Nehri’nde avlanan 8 farklı türlerden toplam 265 balık etik kurallara uygun bir şekilde laboratuvara taşındı ve endohelmintler yönünden nekropsileri yapıldı. Çalışma sonucunda Acanthobrama marmid türü balıkta 108 adet Cestoda ve Copoeta trutta‘da ise 440 adet Acanthocephala olmak üzere toplam 26 balıkta 548 parazit bulundu. Bu parazitlerin Khawia sinensis, Bothriocephalus acheilognathi, Diphyllobothrium sp., Neoechinorhynchus rutili ve Neoechinorhynchus zabensis olmak üzere 5 farklı türden oluştuğu tespit edildi. Bu parazit türlerinin, balıklardaki bulunma sayısı ve durumuna bakılarak enfeksiyonun yaygınlığı (prevalance), ortalama yoğunluğu (mean intensity) ve bolluğu (abundance) gibi hesaplamalar yapıldı ve elde edilen verilerin değerlendirilmesinde korelasyon ve X2- testinden yararlanıldı.
Anahtar kelimeler: Fırat Nehri, balık parazitleri, endohelmintler},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu araştırmada, Fırat Nehri’nde yaşayan balıklardaki endohelmintlerin ortaya çıkarılması, çevrede bulunan su ürünleri işletmelerinde balık ölümlerine ve ekonomik kayıplara neden olabilecek paraziter hastalıkların teşhisine yardımcı olması amaçlandı. Çalışma için Fırat Nehri’nde avlanan 8 farklı türlerden toplam 265 balık etik kurallara uygun bir şekilde laboratuvara taşındı ve endohelmintler yönünden nekropsileri yapıldı. Çalışma sonucunda Acanthobrama marmid türü balıkta 108 adet Cestoda ve Copoeta trutta‘da ise 440 adet Acanthocephala olmak üzere toplam 26 balıkta 548 parazit bulundu. Bu parazitlerin Khawia sinensis, Bothriocephalus acheilognathi, Diphyllobothrium sp., Neoechinorhynchus rutili ve Neoechinorhynchus zabensis olmak üzere 5 farklı türden oluştuğu tespit edildi. Bu parazit türlerinin, balıklardaki bulunma sayısı ve durumuna bakılarak enfeksiyonun yaygınlığı (prevalance), ortalama yoğunluğu (mean intensity) ve bolluğu (abundance) gibi hesaplamalar yapıldı ve elde edilen verilerin değerlendirilmesinde korelasyon ve X2- testinden yararlanıldı.
Anahtar kelimeler: Fırat Nehri, balık parazitleri, endohelmintler
Anahtar kelimeler: Fırat Nehri, balık parazitleri, endohelmintler
34.
YILDIRIM, Nuran CIKCIKOGLU; AKSU, Önder; YILDIRIM, Numan; DANABAŞ, Durali; DANABAŞ, Seval
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{CIKCIKOGLU2014,
title = {YEREL BEYAZ ÇÜRÜKÇÜL FUNGUS (Coriolus versicolor) TARAFINDAN ARITILMIŞ TEKSTIL ATIK SUYUNA MARUZ KALAN KEREVIT (Astacus leptodactylus)’DE ASETILKOLIN ESTERAZ SEVIYELERINDEKI DEĞIŞIMLER},
author = {Nuran CIKCIKOGLU YILDIRIM and Önder AKSU and Numan YILDIRIM and Durali DANABAŞ and Seval DANABAŞ},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p205bdb.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Uygun arıtma olmaksızın tekstil atıklarının çevreye deşarj edilmesi sucul organizmalar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.Asetil kolinesteraz omurgalılarda ve omurgasızların sinir sisiteminde önemli bir enzimdir. Asetikolinesteraz aktivitesi organofosforlu pestisitler, karbamatlar ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), poliklorlu bifeniller (PCB) ve diğer petrojenik kimyasallar, deterjanlar, metaller, boyalar, antifoulantlar yanı sıra kompleks kirletici karışımları için de güvenilir bir belirteç olarak düşünülmektedir. Bu kontaminantların toksik mekanizması asetilkolinesterazın inhibisyonununa dayanır. Amaç: Bu çalışma yerli beyaz çürükçül fungus (Coriolus versicolor) tarafından arıtılmış tekstil atıksuyuna maruz kalan kerevit (Astacus leptodactylus)’de asetilkolinesteraz (AchE) aktivitesindekindeki değişimi araştırmak amacıyla yapılmıştır. (devamı var)... Anahtar Kelimeler: Asetilkolinesteraz, Tekstil atıksuyu, Coriolus versicolor, Kerevit},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Uygun arıtma olmaksızın tekstil atıklarının çevreye deşarj edilmesi sucul organizmalar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.Asetil kolinesteraz omurgalılarda ve omurgasızların sinir sisiteminde önemli bir enzimdir. Asetikolinesteraz aktivitesi organofosforlu pestisitler, karbamatlar ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), poliklorlu bifeniller (PCB) ve diğer petrojenik kimyasallar, deterjanlar, metaller, boyalar, antifoulantlar yanı sıra kompleks kirletici karışımları için de güvenilir bir belirteç olarak düşünülmektedir. Bu kontaminantların toksik mekanizması asetilkolinesterazın inhibisyonununa dayanır. Amaç: Bu çalışma yerli beyaz çürükçül fungus (Coriolus versicolor) tarafından arıtılmış tekstil atıksuyuna maruz kalan kerevit (Astacus leptodactylus)’de asetilkolinesteraz (AchE) aktivitesindekindeki değişimi araştırmak amacıyla yapılmıştır. (devamı var)... Anahtar Kelimeler: Asetilkolinesteraz, Tekstil atıksuyu, Coriolus versicolor, Kerevit
35.
YILDIRIM, Numan; YILDIRIM, Nuran CIKCIKOGLU; AKSU, Önder; DANABAŞ, Durali; DANABAŞ, Seval
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{YILDIRIM2014d,
title = {BEYAZ ÇÜRÜKÇÜL FUNGUS (Coriolus versicolor) ILE ARITILMIŞ TEKSTIL ATIKSUYUNA MARUZ KALAN Astacus leptodactylus’DA ANTIOKSIDANT CEVAP},
author = {Numan YILDIRIM and Nuran CIKCIKOGLU YILDIRIM and Önder AKSU and Durali DANABAŞ and Seval DANABAŞ},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p204dds.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Reaktif oksidanlar maden endüstrisindeki ağır metaller, tekstil atıksuyundaki boyalar, pestisitler ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi çeşitli çevresel kirleticiler tarafından üretilir. Glutatyon S-Transferazlar (GST) hem ksenobiyotiklerin hem de endojen maddelerin biyotransformasyonunda önemli rol oynayan bir enzim ailesidir ve GST’lerin indüklenmesi farklı ksenobiyotiklere maruziyetin bir biyobelirteçi olarak kullanılmaktadır. Amaç: Bu çalışma yerli beyaz çürükçül fungus (Coriolus versicolor) tarafından arıtılmış tekstil atıksuyuna maruz bırakılan kerevitler (Astacus leptodactylus) de antioksidan yanıtını araştırmak için yapılmıştır. Materyal Metot: Bu amaç için Teksitl atıksuyu C. vericolor ile batık çalkalamalı kültür koşulları altında arıtıldı. Bu arıtılmış, arıtılmamış ve her iki tekstil atıksuyunun (1/10) sulandılırmış oranlarına maruz kalan kerevit (A. leptodactylus) hepatopankreas ve abdomen dokularında 24 ve 96 saat boyunca GST seviyeleri test edilmiştir. Bulgular: GST aktivitesi genellikle farklı çeşitlerde arıtılmamış tekstil atıksuyuna maruz kalan kerevit hepatopankreasında genellikle artmıştır. Yerli Beyaz çürükçül fungus ile (C. versicolor) ile arıtımdan sonra, GST aktiviteleri tekrar azalmıştır. Sonuç: Bu çalışmada, C. versicolor’un tekstil atıksuyunu arıtma verimi, model canlı (A. leptodactylus) üzerindeki antioksidan enzim cevaplar yorumlanarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Glutathione S-Transferazlar, tekstil atıksuyu, Coriolus versicolor, kerevit},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Reaktif oksidanlar maden endüstrisindeki ağır metaller, tekstil atıksuyundaki boyalar, pestisitler ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi çeşitli çevresel kirleticiler tarafından üretilir. Glutatyon S-Transferazlar (GST) hem ksenobiyotiklerin hem de endojen maddelerin biyotransformasyonunda önemli rol oynayan bir enzim ailesidir ve GST’lerin indüklenmesi farklı ksenobiyotiklere maruziyetin bir biyobelirteçi olarak kullanılmaktadır. Amaç: Bu çalışma yerli beyaz çürükçül fungus (Coriolus versicolor) tarafından arıtılmış tekstil atıksuyuna maruz bırakılan kerevitler (Astacus leptodactylus) de antioksidan yanıtını araştırmak için yapılmıştır. Materyal Metot: Bu amaç için Teksitl atıksuyu C. vericolor ile batık çalkalamalı kültür koşulları altında arıtıldı. Bu arıtılmış, arıtılmamış ve her iki tekstil atıksuyunun (1/10) sulandılırmış oranlarına maruz kalan kerevit (A. leptodactylus) hepatopankreas ve abdomen dokularında 24 ve 96 saat boyunca GST seviyeleri test edilmiştir. Bulgular: GST aktivitesi genellikle farklı çeşitlerde arıtılmamış tekstil atıksuyuna maruz kalan kerevit hepatopankreasında genellikle artmıştır. Yerli Beyaz çürükçül fungus ile (C. versicolor) ile arıtımdan sonra, GST aktiviteleri tekrar azalmıştır. Sonuç: Bu çalışmada, C. versicolor’un tekstil atıksuyunu arıtma verimi, model canlı (A. leptodactylus) üzerindeki antioksidan enzim cevaplar yorumlanarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Glutathione S-Transferazlar, tekstil atıksuyu, Coriolus versicolor, kerevit
Anahtar Kelimeler: Glutathione S-Transferazlar, tekstil atıksuyu, Coriolus versicolor, kerevit
36.
BİRİCİ, Nevim; ŞEKER, Tunay; BALCI, Mustafa; ÇELİK, Burcu; KILIÇ, Ali; GÜNEŞ, SEÇİL
ELAZIĞ İLİ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİK İŞLETMELERİNDE MEKANİZASYONUN KULLANIMI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{BİRİCİ2014,
title = {ELAZIĞ İLİ SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİK İŞLETMELERİNDE MEKANİZASYONUN KULLANIMI},
author = {Nevim BİRİCİ and Tunay ŞEKER and Mustafa BALCI and Burcu ÇELİK and Ali KILIÇ and SEÇİL GÜNEŞ},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p203udb.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Elazığ İli son yıllarda su ürünleri üretimindeki tesis sayısı ve kapasite artışı ile dikkat çekmektedir. TÜİK verilerine göre 2009 da 5.500 ton/yıl olarak gerçekleşen üretim 2010 yılında 8.010 ton/yıl olarak açıklanmıştır. Elazığ İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün Eylül 2011 yılı verilerine göre kapasite 22.385 ton/yıl’a ulaşmıştır. Son yıllarda ülkemizde su ürünleri yetiştiricilik sistemlerinde çok büyük gelişmeler yaşanmış ve özellikle orta ve büyük ölçekli işletmelerde modern ve ileri teknolojiler kullanılmaya başlanmıştır.Bu çalışmada hızlı bir şekilde üretim artışının gerçekleştiği Elazığ’da, su ürünleri işletmelerinde mekanizasyonun kullanımı araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Balık yetiştiriciliği, mekanizasyon, işletme modeli, teknoloji},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Elazığ İli son yıllarda su ürünleri üretimindeki tesis sayısı ve kapasite artışı ile dikkat çekmektedir. TÜİK verilerine göre 2009 da 5.500 ton/yıl olarak gerçekleşen üretim 2010 yılında 8.010 ton/yıl olarak açıklanmıştır. Elazığ İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün Eylül 2011 yılı verilerine göre kapasite 22.385 ton/yıl’a ulaşmıştır. Son yıllarda ülkemizde su ürünleri yetiştiricilik sistemlerinde çok büyük gelişmeler yaşanmış ve özellikle orta ve büyük ölçekli işletmelerde modern ve ileri teknolojiler kullanılmaya başlanmıştır.Bu çalışmada hızlı bir şekilde üretim artışının gerçekleştiği Elazığ’da, su ürünleri işletmelerinde mekanizasyonun kullanımı araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Balık yetiştiriciliği, mekanizasyon, işletme modeli, teknoloji
37.
YÜNGÜL, Mücahit; KARAMAN, Zuhal
ÇELİK GÖLÜ’NDE YAŞAYAN YAYIN BALIĞI (Silurus glanis Linnaeus, 1758)’NIN YAŞ VE BÜYÜME ÖZELLİKLERİ Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{YÜNGÜL2014,
title = {ÇELİK GÖLÜ’NDE YAŞAYAN YAYIN BALIĞI (Silurus glanis Linnaeus, 1758)’NIN YAŞ VE BÜYÜME ÖZELLİKLERİ},
author = {Mücahit YÜNGÜL and Zuhal KARAMAN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p202idi.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Bu çalışmada Çelik Gölü’nden Nisan 2012 ile Ekim 2012 tarihleri arasında yakalanan 66 adet yayın balığı (Silurus glanis Linnaeus, 1758)’nın yaş ve eşey kompozisyonu, boy ve ağırlık dağılımları, yaş-boy, yaş-ağırlık, boy-ağırlık ilişkileri ve kondisyon faktörü incelenmiştir. Örneklerin % 40,91’ini dişi, % 59,09’unu erkek bireyler oluşturmuştur. Dişi ve erkek bireyler II-IV arası yaşlarda tespit edilmiştir. Yaş gruplarına göre ortalama total boy ve ağırlığın dişi bireylerde 52,83±2,20 cm (2. yaş) ile 75,31±10,81 cm (4. yaş) ve 823,60±97,46 g (2. yaş) ile 2976,08±1749,11 g (4. yaş); erkek bireylerde 52,42±1,97 cm (2. yaş) ile 72,21±9,45 cm (4. yaş) ve 783,18±76,20 g (2. yaş) ile 2296,40±925,38 g (4. yaş) arasında değiştiği saptanmıştır. Tüm örnekler için boy-ağırlık ilişkisi y=0,0044x3,063, korelasyon katsayısı R2=0,961 ve ortalama kondisyon faktörü 0,583±0,077 olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Eşey kompozisyonu, yaş-boy-ağırlık ilişkileri, kondisyon faktörü},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada Çelik Gölü’nden Nisan 2012 ile Ekim 2012 tarihleri arasında yakalanan 66 adet yayın balığı (Silurus glanis Linnaeus, 1758)’nın yaş ve eşey kompozisyonu, boy ve ağırlık dağılımları, yaş-boy, yaş-ağırlık, boy-ağırlık ilişkileri ve kondisyon faktörü incelenmiştir. Örneklerin % 40,91’ini dişi, % 59,09’unu erkek bireyler oluşturmuştur. Dişi ve erkek bireyler II-IV arası yaşlarda tespit edilmiştir. Yaş gruplarına göre ortalama total boy ve ağırlığın dişi bireylerde 52,83±2,20 cm (2. yaş) ile 75,31±10,81 cm (4. yaş) ve 823,60±97,46 g (2. yaş) ile 2976,08±1749,11 g (4. yaş); erkek bireylerde 52,42±1,97 cm (2. yaş) ile 72,21±9,45 cm (4. yaş) ve 783,18±76,20 g (2. yaş) ile 2296,40±925,38 g (4. yaş) arasında değiştiği saptanmıştır. Tüm örnekler için boy-ağırlık ilişkisi y=0,0044x3,063, korelasyon katsayısı R2=0,961 ve ortalama kondisyon faktörü 0,583±0,077 olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Eşey kompozisyonu, yaş-boy-ağırlık ilişkileri, kondisyon faktörü
38.
ÖZYURT, Gülsün; ÖZKÜTÜK, Serhat A; ŞİMŞEK, Ayşe; YEŞİLSU, Faruk A; ERGÜVEN, Merve
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{ÖZYURT2014b,
title = {BALIK PROTEINLERINDEN HAZIRLANAN YENILEBILIR KAPLAMALARIN SOĞUKTA VE DONDURULARAK DEPOLANAN GÖKKUŞAĞI ALABALIĞI (Oncorhynchus mykiss) FILETOLARININ RAF ÖMRÜ VE KALITELERI ÜZERINE ETKILERI},
author = {Gülsün ÖZYURT and Serhat A ÖZKÜTÜK and Ayşe ŞİMŞEK and Faruk A YEŞİLSU and Merve ERGÜVEN},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p201bdu.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Iskarta balık türlerine değer kazandırmak amacıyla, pH ayarlama yönteminin kullanımı son yıllarda büyük bir potansiyel kazanmıştır. Balık proteinlerini geri kazanmak için pH ayarlama yöntemi, standart surimi işleme yönteminde işlenmesi güç olan küçük ve düşük değerli balıkların değerlendirilmesinde daha etkili bir yöntemdir. pH ayarlama yöntemiyle ekstrakte edilen eksi balığı protein izolatlarının emülsüfiye edici, film oluşturucu veya kaplama materyali olarak kullanılabilmesi mümkün görünmektedir. Bununla birlikte, asit ya da alkali yöntem kullanılarak ekstrakte edilen eksi balığı proteinlerinin kaplama materyali olarak kullanımı üzerine herhangi bir araştırma yoktur. Bu çalışmada, soğuk ve dondurularak depolama süresince gökkuşağı alabalığı filetolarında kaplama materyali olarak asit (pH 2) veya alkali (pH 11) yöntem ile elde edilen eksi balığı protein tozunun değerlendirmesi amaçlanmıştır. (devamı var)...},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Iskarta balık türlerine değer kazandırmak amacıyla, pH ayarlama yönteminin kullanımı son yıllarda büyük bir potansiyel kazanmıştır. Balık proteinlerini geri kazanmak için pH ayarlama yöntemi, standart surimi işleme yönteminde işlenmesi güç olan küçük ve düşük değerli balıkların değerlendirilmesinde daha etkili bir yöntemdir. pH ayarlama yöntemiyle ekstrakte edilen eksi balığı protein izolatlarının emülsüfiye edici, film oluşturucu veya kaplama materyali olarak kullanılabilmesi mümkün görünmektedir. Bununla birlikte, asit ya da alkali yöntem kullanılarak ekstrakte edilen eksi balığı proteinlerinin kaplama materyali olarak kullanımı üzerine herhangi bir araştırma yoktur. Bu çalışmada, soğuk ve dondurularak depolama süresince gökkuşağı alabalığı filetolarında kaplama materyali olarak asit (pH 2) veya alkali (pH 11) yöntem ile elde edilen eksi balığı protein tozunun değerlendirmesi amaçlanmıştır. (devamı var)...
39.
BAYOĞLU, Merve; GÜLLE, İskender
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{BAYOĞLU2014,
title = {KARACAÖREN I BARAJ GÖLÜ (BURDUR) PLANKTONIK SIYANOBAKTERI KOMPOZISYONUNA (1997-2013) KÜLTÜR BALIKÇILIĞI VE KENTSEL ATIKSULARIN OLASI ETKILERI},
author = {Merve BAYOĞLU and İskender GÜLLE},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p140sdd.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Birçok sucul ekosistemin birincil üretiminde önemli pay sahibi olan siyanobakterilerin nitel ve nicel dağılımları su kalitesinin, trofik durumun ve ekosistem üzerindeki çevresel baskıların da bir göstergesi olmasının yanında, yoğun üreme dönemlerinde toksin üretmeleri, su kalitesini bozmaları, rekreasyonel faaliyetleri sınırlamaları gibi başlıca nedenler ile sosyal ve ekonomik açıdan da önem sergilemektedirler. 1990 yılında su tutmaya başlayan, önceleri doğrudan Isparta kenti ve dolaylı olarak Kovada Gölü aracılığıyla da Eğirdir kenti atıksularının nihai alıcısı konumunda olan Karacaören I Baraj Gölü (KBG)’nde; 1995’de 5 ton/yıl kapasiteyle başlayan kafes balığı yetiştiriciliği 2010 yılında 7.000 ton/yıl düze ulaşmış olup, baraj gölü sularının 2015 yılından sonra Antalya kenti için içeme suyu rezervuarı olarak değerlendirilmesi planlanmıştır. Amaç: Bu çalışmada, yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi olan KBG’nün, bu süreçte siyanobakteri kompozisyonundaki değişimlerin kentsel kirlilik etkenleri ve balık yetiştiriciliği faaliyetleriyle olan ilişkisinin ve sistemin trofik düzeyinde görülen değişimlerin irdelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 1997-1998, 2002-2003 ve 2013-2014 yıllarında yapılan plankton örneklemleri ve su kalitesi verilerinin değerlendirildiği bu çalışmada; siyanobakteri florasının nitel dağılımları ve göreceli baskınlık durumu göz önüne alınarak, siyanobakteri kompozisyonunun uzun dönemli değişimi önceki araştırmacıların bulguları yardımıyla incelenmiş, bu süreçte kültür balıkçılığındaki artış miktarı ve diğer çevresel etmenler de değerlendirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Siyanobakteri, su kalitesi, trofik düzey, Karacaören I Baraj Gölü},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Birçok sucul ekosistemin birincil üretiminde önemli pay sahibi olan siyanobakterilerin nitel ve nicel dağılımları su kalitesinin, trofik durumun ve ekosistem üzerindeki çevresel baskıların da bir göstergesi olmasının yanında, yoğun üreme dönemlerinde toksin üretmeleri, su kalitesini bozmaları, rekreasyonel faaliyetleri sınırlamaları gibi başlıca nedenler ile sosyal ve ekonomik açıdan da önem sergilemektedirler. 1990 yılında su tutmaya başlayan, önceleri doğrudan Isparta kenti ve dolaylı olarak Kovada Gölü aracılığıyla da Eğirdir kenti atıksularının nihai alıcısı konumunda olan Karacaören I Baraj Gölü (KBG)’nde; 1995’de 5 ton/yıl kapasiteyle başlayan kafes balığı yetiştiriciliği 2010 yılında 7.000 ton/yıl düze ulaşmış olup, baraj gölü sularının 2015 yılından sonra Antalya kenti için içeme suyu rezervuarı olarak değerlendirilmesi planlanmıştır. Amaç: Bu çalışmada, yaklaşık 20 yıllık bir geçmişi olan KBG’nün, bu süreçte siyanobakteri kompozisyonundaki değişimlerin kentsel kirlilik etkenleri ve balık yetiştiriciliği faaliyetleriyle olan ilişkisinin ve sistemin trofik düzeyinde görülen değişimlerin irdelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 1997-1998, 2002-2003 ve 2013-2014 yıllarında yapılan plankton örneklemleri ve su kalitesi verilerinin değerlendirildiği bu çalışmada; siyanobakteri florasının nitel dağılımları ve göreceli baskınlık durumu göz önüne alınarak, siyanobakteri kompozisyonunun uzun dönemli değişimi önceki araştırmacıların bulguları yardımıyla incelenmiş, bu süreçte kültür balıkçılığındaki artış miktarı ve diğer çevresel etmenler de değerlendirilmiştir.
Anahtar kelimeler: Siyanobakteri, su kalitesi, trofik düzey, Karacaören I Baraj Gölü
Anahtar kelimeler: Siyanobakteri, su kalitesi, trofik düzey, Karacaören I Baraj Gölü
40.
IŞIK, Oya; AK, Burcu; USLU, Leyla; USLU, Mehmet
Spirulina platensis’IN LIPIT MIKTARINA AZOT EKSIKLIĞI VE YÜKSEK TUZLULUĞUN ETKISI Conference
Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ, 2014.
@conference{IŞIK2014,
title = {Spirulina platensis’IN LIPIT MIKTARINA AZOT EKSIKLIĞI VE YÜKSEK TUZLULUĞUN ETKISI},
author = {Oya IŞIK and Burcu AK and Leyla USLU and Mehmet USLU},
url = {http://www.akuademi.net/da/DOGU5/P/d5p139dua.pdf},
year = {2014},
date = {2014-05-31},
booktitle = {Doğu Anadolu Bölgesi V. Su Ürünleri Sempozyumu, 31 Mayıs - 2 Haziran 2014, Elazığ},
abstract = {Mikroalgler, güneş, su ve karbondioksiti kullanarak biyokütle oluşturan fotosentetik canlılardır. Son yıllarda birçok ülke biyodizel kaynağı olarak alglerden yararlanmaya başlamışlardır. Mikroalglerin yıl boyunca kültürünün yapılabilmesi, basit yetiştirme sistemlerine sahip olması, suyu en etkin şekilde kullanmaları ve verimli topraklara ihtiyaç duymamaları, biyodizel kaynağı olarak kullanılmaları gibi nedenlerden dolayı mikroalglere olan ilgi artmıştır. Spirulina platensis yüksek protein ve bağışıklık sistemini artıran biyokimyasal içeriğinden dolayı pek çok ülkede sağlıklı gıda olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Spirulina’nın büyümesi için gerekli optimum su sıcaklığı 30-35°C’dir. Çevre koşulları özellikle de kültür sıcaklığı fitoplanktonun biyokimyasal ve fizyolojik durumunu etkilemektedir. Yüzlerce mikroalg türünün yüksek düzeyde lipit ve yağ asitleri ürettiği bilinmektedir. Çeşitli çalışmalar, hücre içindeki lipit miktarı ve kalitesinin büyüme koşulları (sıcaklık ve ışık yoğunluğu) ve besleyici elementin özelliklerine (azot, fosfat ve demir konsantrasyonu) bağlı olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada azot eksikliği (%100N(-)) ve yüksek tuzluluğun Spirulina platensis’in lipit miktarına etkisi araştırılmıştır. (devamı var)...},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Mikroalgler, güneş, su ve karbondioksiti kullanarak biyokütle oluşturan fotosentetik canlılardır. Son yıllarda birçok ülke biyodizel kaynağı olarak alglerden yararlanmaya başlamışlardır. Mikroalglerin yıl boyunca kültürünün yapılabilmesi, basit yetiştirme sistemlerine sahip olması, suyu en etkin şekilde kullanmaları ve verimli topraklara ihtiyaç duymamaları, biyodizel kaynağı olarak kullanılmaları gibi nedenlerden dolayı mikroalglere olan ilgi artmıştır. Spirulina platensis yüksek protein ve bağışıklık sistemini artıran biyokimyasal içeriğinden dolayı pek çok ülkede sağlıklı gıda olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Spirulina’nın büyümesi için gerekli optimum su sıcaklığı 30-35°C’dir. Çevre koşulları özellikle de kültür sıcaklığı fitoplanktonun biyokimyasal ve fizyolojik durumunu etkilemektedir. Yüzlerce mikroalg türünün yüksek düzeyde lipit ve yağ asitleri ürettiği bilinmektedir. Çeşitli çalışmalar, hücre içindeki lipit miktarı ve kalitesinin büyüme koşulları (sıcaklık ve ışık yoğunluğu) ve besleyici elementin özelliklerine (azot, fosfat ve demir konsantrasyonu) bağlı olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada azot eksikliği (%100N(-)) ve yüksek tuzluluğun Spirulina platensis’in lipit miktarına etkisi araştırılmıştır. (devamı var)...
Not: Aramalarınızda “i, ı, ğ, ş” harflerini kullanırken aşağıdaki seçenekleri deneyebilirsiniz.
- Büyük “İ” yerine küçük “i” kullanmak.
- Küçük “ı” yerine büyük “I” kullanmak.
- “ş veya Ş” yerine “s veya S” kullanmak.
- “ğ veya Ğ” yerine “g veya G” kullanmak.