I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU (2008)
POSTER SUNUMLAR
2008
KARAKURT, Özgür; TÜRKER, Ali; YILDIRIM, Önder
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{KARAKURT2008,
title = {Ege Bölgesi Muğla Fethiye Yöresinde Tatlısuda Alabalık Yetiştiricliği Yapan İşletmelerin Yapısal Analizi Ve Verimliliğinin Belirlenmesi},
author = {Özgür KARAKURT and Ali TÜRKER and Önder YILDIRIM},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p34dub.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Bu çalışmada; Ege Bölgesi Muğla Fethiye yöresinde alabalık yetiştiriciliği yapan işletmelerin sahip olduğu teknik imkânlar ile karşılaştıkları problemleri belirlemek ve elde edilecek bilgilere göre sektörün gelişmesini sağlayacak çözüm önerileri ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür.Çalışma Fethiye bölgesindeki 14 işletmeyi kapsamaktadır. Bu 14 işletmeye gidilerek, yüz yüze görüşme usulüyle anket çalışması yapılmış, işletmelerin mevcut problemlerini ortaya koymaya yönelik veriler toplanmıştır. Bunun sonucunda işletmelerde görülen aksaklıklar, karşılaştıkları problemler, ileriye dönük düşünceleri ve istekleri belirlenmiştir.Araştırma sonunda bölgede özellikle 1990 yılından sonra işletmelerin sayı ve kapasitelerinde önemli artışlar olduğu görülmüştür. Ancak 2000'li yıllardan sonra birbirine yakın olan işletmelerde; dere suyunun bulanması, suyun ısınması, hastalıkların artması ve çeşitli kirlilik problemleri nedeniyle yetiştiricilikte çeşitli sorunlar yaşandığı bu nedenle kapasite arttırma isteğinin azaldığı görülmektedir. Anahtar kelimeler: balık çiftlikleri, balık yetiştiriciliği, gökkuşağı alabalığı, oncorhynchus mykiss},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada; Ege Bölgesi Muğla Fethiye yöresinde alabalık yetiştiriciliği yapan işletmelerin sahip olduğu teknik imkânlar ile karşılaştıkları problemleri belirlemek ve elde edilecek bilgilere göre sektörün gelişmesini sağlayacak çözüm önerileri ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür.Çalışma Fethiye bölgesindeki 14 işletmeyi kapsamaktadır. Bu 14 işletmeye gidilerek, yüz yüze görüşme usulüyle anket çalışması yapılmış, işletmelerin mevcut problemlerini ortaya koymaya yönelik veriler toplanmıştır. Bunun sonucunda işletmelerde görülen aksaklıklar, karşılaştıkları problemler, ileriye dönük düşünceleri ve istekleri belirlenmiştir.Araştırma sonunda bölgede özellikle 1990 yılından sonra işletmelerin sayı ve kapasitelerinde önemli artışlar olduğu görülmüştür. Ancak 2000'li yıllardan sonra birbirine yakın olan işletmelerde; dere suyunun bulanması, suyun ısınması, hastalıkların artması ve çeşitli kirlilik problemleri nedeniyle yetiştiricilikte çeşitli sorunlar yaşandığı bu nedenle kapasite arttırma isteğinin azaldığı görülmektedir. Anahtar kelimeler: balık çiftlikleri, balık yetiştiriciliği, gökkuşağı alabalığı, oncorhynchus mykiss
AKGÜN, Hakan; OYMAK, Ahmet S; YÜKSEL, Mahmut
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{AKGÜN2008b,
title = {Atatürk Baraj Gölününün Alabalık (Onchorynchus mykiss Walbaum, 1792) Yetiştiriciliği Açısından Değerlendirilmesi},
author = {Hakan AKGÜN and Ahmet S OYMAK and Mahmut YÜKSEL},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p35bui.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Devlet Su İşleri genel Müdürlüğü’nce inşa edilmekte olan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında yer alana Atatürk baraj Gölü maksimum işletme kotunda 81700 ha’ lık göl alanı ile ülkemizin en büyük dünyanın ise sayılı baraj göllerinden biridir.Sulama , enerji, ve içme suyu amaçlı Atatürk baraj Gölü ve Hidro Elektrik santrali(HES), GAP’ ın en büyük ve en önemli tesisidir.Ayrıca Van ve Tuz Gölleri’ nden sonra ülkemizin en büyük gölüdür(Alhas,2007).Baraj gölü alanın %0.1’ ne kültür balıkçılığı için müsaade verilmektedir.Bu alanda yapılacak olan alabalık yetiştiriciliği yaklaşık 10.000/yıl ve 2000 kişiye de istihdam sağlayacağı düşünülmektedir.Kültür balıkçılığının gelişmesiyle yem ve balık işleme fabrikalarının açılmasıyla istihdamın 5000 e çıkacağı tahmin edilmektedir. Anahtar kelimeler: alabalık,atatürk baraj gölü, istihdam,kültür balıkçılığı},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Devlet Su İşleri genel Müdürlüğü’nce inşa edilmekte olan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında yer alana Atatürk baraj Gölü maksimum işletme kotunda 81700 ha’ lık göl alanı ile ülkemizin en büyük dünyanın ise sayılı baraj göllerinden biridir.Sulama , enerji, ve içme suyu amaçlı Atatürk baraj Gölü ve Hidro Elektrik santrali(HES), GAP’ ın en büyük ve en önemli tesisidir.Ayrıca Van ve Tuz Gölleri’ nden sonra ülkemizin en büyük gölüdür(Alhas,2007).Baraj gölü alanın %0.1’ ne kültür balıkçılığı için müsaade verilmektedir.Bu alanda yapılacak olan alabalık yetiştiriciliği yaklaşık 10.000/yıl ve 2000 kişiye de istihdam sağlayacağı düşünülmektedir.Kültür balıkçılığının gelişmesiyle yem ve balık işleme fabrikalarının açılmasıyla istihdamın 5000 e çıkacağı tahmin edilmektedir. Anahtar kelimeler: alabalık,atatürk baraj gölü, istihdam,kültür balıkçılığı
GÜNER, Yusuf; TÜRKMEN, Gürel; TOKŞEN, Erol; HARLIOĞLU, Mustafa M; CANYURT, Mehmet Ali; ÖZDEN, Osman
Alabalık-Kerevit Entegrasyon Önerisi Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{GÜNER2008b,
title = {Alabalık-Kerevit Entegrasyon Önerisi},
author = {Yusuf GÜNER and Gürel TÜRKMEN and Erol TOKŞEN and Mustafa M HARLIOĞLU and Mehmet Ali CANYURT and Osman ÖZDEN},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p39dua.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Alabalık (Oncorhyncus mykiss Walbaum) yetiştiriciliği, yıllık 50 bin tonu geçen üretimiyle ülkemiz iç su üretiminin lokomotifidir. Alabalık işletmeleri, sahip oldukları su kaynağının özelliklerine göre üretim yaparlar. Örneğin, 8-12 ?C ye sahip işletmeler yumurta ve yavru üretimine yönelirken, 15-17 ?C su sıcaklığına sahip işletmeler ise daha çok besi türü işletmeciliği yapmaktadırlar. Alabalık besi işletmelerinde özellikle yaz aylarında havuzlardan geçen su ısınmakta, işletme çıkışında 17-22 ?C gibi değerlere ulaşabilmektedir. Astacus leptodactylus Eschscholtz Türkiye tatlı sularının tek doğal kerevit türü olup, kültürü yapılabilen ve ekonomik değere sahip olan bir türdür. Özellikle 1980-1985 yıllarında Türkiye’de kerevit üretimi 7000-8000 ton/yıl olarak gerçekleşirken, kerevit vebası denilen bir mantar hastalığı (Aphanomyces astaci Schikora) nedeniyle, üretim 1986-1990 yılları arasında yok denilebilinecek düzeylere kadar gerilemiştir. Büyümeleri için 14-22 °C sıcaklıklara ihtiyaç duyan kerevitler bir kez stoklandıklarında bölgede süreklilik arz eden bir populasyon oluştururlar. Küresel ısınmanın yaşandığı ve suyun her geçen gün öneminin arttığı dünyada su ürünleri yetiştiriciliğinde de su kaynaklarını rasyonel şekilde kullanmak artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Alabalık besi işletmelerinde kullanılan suyun kriterleri incelendiğinde kerevitlerin su istekleriyle uyumlu olduğu görülmektedir. Özellikle alabalık işletmesinin ardından arazi koşullarının uygun olması ve arazinin diğer sektörler açısından rant oluşturmadığı durumlarda suyun tutulmasıyla oluşturulacak havuz veya göletlerde kerevit yetiştiriciliğinin yapılabilmesi mümkün görülmektedir. Bu alanlarda doğal/ekstansif kerevit yetiştiricilik modeli ve/veya planlandığı takdirde yarı-entansif kerevit yetiştiriciliği de yapılabilir. Anahtar kelimeler:},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Alabalık (Oncorhyncus mykiss Walbaum) yetiştiriciliği, yıllık 50 bin tonu geçen üretimiyle ülkemiz iç su üretiminin lokomotifidir. Alabalık işletmeleri, sahip oldukları su kaynağının özelliklerine göre üretim yaparlar. Örneğin, 8-12 ?C ye sahip işletmeler yumurta ve yavru üretimine yönelirken, 15-17 ?C su sıcaklığına sahip işletmeler ise daha çok besi türü işletmeciliği yapmaktadırlar. Alabalık besi işletmelerinde özellikle yaz aylarında havuzlardan geçen su ısınmakta, işletme çıkışında 17-22 ?C gibi değerlere ulaşabilmektedir. Astacus leptodactylus Eschscholtz Türkiye tatlı sularının tek doğal kerevit türü olup, kültürü yapılabilen ve ekonomik değere sahip olan bir türdür. Özellikle 1980-1985 yıllarında Türkiye’de kerevit üretimi 7000-8000 ton/yıl olarak gerçekleşirken, kerevit vebası denilen bir mantar hastalığı (Aphanomyces astaci Schikora) nedeniyle, üretim 1986-1990 yılları arasında yok denilebilinecek düzeylere kadar gerilemiştir. Büyümeleri için 14-22 °C sıcaklıklara ihtiyaç duyan kerevitler bir kez stoklandıklarında bölgede süreklilik arz eden bir populasyon oluştururlar. Küresel ısınmanın yaşandığı ve suyun her geçen gün öneminin arttığı dünyada su ürünleri yetiştiriciliğinde de su kaynaklarını rasyonel şekilde kullanmak artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Alabalık besi işletmelerinde kullanılan suyun kriterleri incelendiğinde kerevitlerin su istekleriyle uyumlu olduğu görülmektedir. Özellikle alabalık işletmesinin ardından arazi koşullarının uygun olması ve arazinin diğer sektörler açısından rant oluşturmadığı durumlarda suyun tutulmasıyla oluşturulacak havuz veya göletlerde kerevit yetiştiriciliğinin yapılabilmesi mümkün görülmektedir. Bu alanlarda doğal/ekstansif kerevit yetiştiricilik modeli ve/veya planlandığı takdirde yarı-entansif kerevit yetiştiriciliği de yapılabilir. Anahtar kelimeler:
KIZAK, Volkan; GÜNER, Yusuf; CANYURT, Ali M; TÜREL, Murat
Alabalıkları Bayıltmada Karanfil Yağı Kullanımı Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{KIZAK2008b,
title = {Alabalıkları Bayıltmada Karanfil Yağı Kullanımı},
author = {Volkan KIZAK and Yusuf GÜNER and Ali M CANYURT and Murat TÜREL},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p40sdd.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Su ürünleri yetiştiriciliğinde anestezik maddeler genelde biyometrik ölçümler, markalama, deneysel çalışmalar, hasat, sağım işlemlerinde, fiziksel yaralanmayı engelleme ve metabolizmayı yavaşlatma gibi birçok amaç doğrultusunda kullanılmaktadır. Gıda olarak tüketilen balıklarda anestezik maddelerden sadece MS-222 (trikain) Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1986 yılında onaylanmıştır. Günümüzde, balık bayıltmada kullanılan karanfil yağı gibi doğal maddeler, su ürünleri yetiştiriciliği sektöründe daha önemli hale gelmektedir.Bu çalışmada, dere alabalıkları (Salmo trutta fario) ve gökkuşağı alabalıkları (Oncorhynchus mykiss) üzerinde farklı dozlarda (20, 30, 40 ppm ve 50, 100, 200 ppm) karanfil yağı uygulaması yapılmıştır Anahtar kelimeler: dere alabalığı, gökkuşağı alabalığı, anestezi, karanfil yağı.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Su ürünleri yetiştiriciliğinde anestezik maddeler genelde biyometrik ölçümler, markalama, deneysel çalışmalar, hasat, sağım işlemlerinde, fiziksel yaralanmayı engelleme ve metabolizmayı yavaşlatma gibi birçok amaç doğrultusunda kullanılmaktadır. Gıda olarak tüketilen balıklarda anestezik maddelerden sadece MS-222 (trikain) Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1986 yılında onaylanmıştır. Günümüzde, balık bayıltmada kullanılan karanfil yağı gibi doğal maddeler, su ürünleri yetiştiriciliği sektöründe daha önemli hale gelmektedir.Bu çalışmada, dere alabalıkları (Salmo trutta fario) ve gökkuşağı alabalıkları (Oncorhynchus mykiss) üzerinde farklı dozlarda (20, 30, 40 ppm ve 50, 100, 200 ppm) karanfil yağı uygulaması yapılmıştır Anahtar kelimeler: dere alabalığı, gökkuşağı alabalığı, anestezi, karanfil yağı.
KORKMAZ, Şeref A; ZENCİR, Özge; COŞKUN, Tolga
Alabalık Yetiştirme Teknikleri Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{KORKMAZ2008b,
title = {Alabalık Yetiştirme Teknikleri},
author = {Şeref A KORKMAZ and Özge ZENCİR and Tolga COŞKUN},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p42idi.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Alabalıkların yapay yetiştiriciliği 19.yy’da doğadan yakalanan balıklardan yumurta alınması ve yumurtaların yapay olarak döllenmesi ile başlamıştır. Ülkemizde alabalık yetiştiriciliği 1969 yılında başlamış bugüne kadar hızla artmıştır. 1990’lı yıllara kadar karada beton ve toprak havuzlarda geleneksel alabalık yetiştiriciliği uygulanmıştır. Son yıllarda havuz yetiştiriciliğinin yanı sıra baraj göllerinde ve Karadeniz’de ağ kafeslerde yetiştiriciliği de gittikçe yaygınlaşmıştır. Baraj göllerinde alabalık üretimi 36.773 ton/yıl, deniz kafeslerinde ise 35.930 ton/yıl’dır. 2008 yılı verilerine göre Türkiye ‘de 1052’si karada havuzlarda 39.094 ton/yıl kapasiteli, 200’ü baraj göllerinde ve denizde ağ kafeslerde 72.703 ton/yıl kapasiteli ve 20’si göletlerde 2.016 ton/yıl kapasiteli olmak üzere alabalık üretimi yapan toplam 1272 işletme bulunmaktadır. Artan işletme sayısı ile birlikte alabalık üretimi de 1983’de 990 ton’dan 2006 yılında 72.269 tona çıkmıştır. Bu üretimin %68’si tatlı sulardan, %32’si ise denizlerden elde edilmektedir. Anahtar kelimeler: alabalık, yetiştiricilik, türkiye},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Alabalıkların yapay yetiştiriciliği 19.yy’da doğadan yakalanan balıklardan yumurta alınması ve yumurtaların yapay olarak döllenmesi ile başlamıştır. Ülkemizde alabalık yetiştiriciliği 1969 yılında başlamış bugüne kadar hızla artmıştır. 1990’lı yıllara kadar karada beton ve toprak havuzlarda geleneksel alabalık yetiştiriciliği uygulanmıştır. Son yıllarda havuz yetiştiriciliğinin yanı sıra baraj göllerinde ve Karadeniz’de ağ kafeslerde yetiştiriciliği de gittikçe yaygınlaşmıştır. Baraj göllerinde alabalık üretimi 36.773 ton/yıl, deniz kafeslerinde ise 35.930 ton/yıl’dır. 2008 yılı verilerine göre Türkiye ‘de 1052’si karada havuzlarda 39.094 ton/yıl kapasiteli, 200’ü baraj göllerinde ve denizde ağ kafeslerde 72.703 ton/yıl kapasiteli ve 20’si göletlerde 2.016 ton/yıl kapasiteli olmak üzere alabalık üretimi yapan toplam 1272 işletme bulunmaktadır. Artan işletme sayısı ile birlikte alabalık üretimi de 1983’de 990 ton’dan 2006 yılında 72.269 tona çıkmıştır. Bu üretimin %68’si tatlı sulardan, %32’si ise denizlerden elde edilmektedir. Anahtar kelimeler: alabalık, yetiştiricilik, türkiye
TÜRK, Cebrahil; GÖKHAN, Bayram H; ÖZCAN, Mikail; İSPİR, Ünal
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{TÜRK2008b,
title = {Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss)’nda Yersinia ruckeri’ye Karşı Enrofloksasin’in Koruyucu Etkisi},
author = {Cebrahil TÜRK and Bayram H GÖKHAN and Mikail ÖZCAN and Ünal İSPİR},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p48sdd.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Bu çalışmada, gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) yavrularına banyo şeklindeki uygulanan Enrofloksasin’in yersinyoz’a karşı koruyucu etkisi araştırıldı. Çalışmada ağırlıkları 0,606 g olan toplam 240 adet balık kullanıldı. Balıklar 2 dakika için, 1 x 107 hücre ml-1 canlı Y. ruckeri bakterisi ile banyo yaptırılarak infekte edildi. Daha sonra 2,5 mg/L enrofloksasin dozu ile uygulamanın 1, 3 ve 5. gününde 30, 60 ve 180 dakika.banyo yaptırıldı. Mortalite 21 gün boyunca gözlendi. Deneysel ve kontrol grubu balıklarının ölüm yüzdeleri ve nisbi hayatta kalma oranları (RPS) tespit edildi. Yersinia ruckeri’ye karşı grupların sırasıylaı %77.44, %71.43 ve % 60.33 RPS gösterdiği kaydedildi. Kontrol grubunda ise balıkların % 93,33’ünün öldüğü tespit edildi. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, enrofloksasin, yersinia ruckeri, koruyucu etki},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada, gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) yavrularına banyo şeklindeki uygulanan Enrofloksasin’in yersinyoz’a karşı koruyucu etkisi araştırıldı. Çalışmada ağırlıkları 0,606 g olan toplam 240 adet balık kullanıldı. Balıklar 2 dakika için, 1 x 107 hücre ml-1 canlı Y. ruckeri bakterisi ile banyo yaptırılarak infekte edildi. Daha sonra 2,5 mg/L enrofloksasin dozu ile uygulamanın 1, 3 ve 5. gününde 30, 60 ve 180 dakika.banyo yaptırıldı. Mortalite 21 gün boyunca gözlendi. Deneysel ve kontrol grubu balıklarının ölüm yüzdeleri ve nisbi hayatta kalma oranları (RPS) tespit edildi. Yersinia ruckeri’ye karşı grupların sırasıylaı %77.44, %71.43 ve % 60.33 RPS gösterdiği kaydedildi. Kontrol grubunda ise balıkların % 93,33’ünün öldüğü tespit edildi. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, enrofloksasin, yersinia ruckeri, koruyucu etki
BULUT, Cafer; KUBİLAY, Ayşegül; SARIGÖZ, Süleyman
Balıklarda Üreme ve Büyüme Üzerine Stresin Etkileri Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{BULUT2008bc,
title = {Balıklarda Üreme ve Büyüme Üzerine Stresin Etkileri},
author = {Cafer BULUT and Ayşegül KUBİLAY and Süleyman SARIGÖZ},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p49ddb.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Büyüme ve üreme balıkların biyolojileri ve yaşamları üzerine etki eden en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Stres ise bu biyolojik sistem üzerine uyarıcı bir etki ve bunu takiben sistemin tepkisi olarak tanımlanmaktadır. Bu derlemede stresin balıklarda büyüme ve üreme üzerine etkileri incelenecektir.Stres; balıkların fiziksel ve ruhsal sınırlarının zorlanması ve tehdit edilmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Stres balığın vücutsal direncini zayıflatmakta ve ortamda doğal olarak bulunan fırsatçı patojenleri harekete geçirerek hastalığa yakalatabilmekte ve patojenler tarafından enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu durum su ürünleri yetiştiriciliğinde önemli bir sorun oluşturmaktadır.Yapılan çalışmalar balıklarda stresin metabolizmayı ve büyümeyi düzenleyici salgı yollarını etkileyerek büyümeyi ve balıklarda plazma gonadal steroid depresyonuna neden olarak yumurta kanalı tıkanıklığına ve dolayısıyla da üremeyi de kısıtlayıcı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Yapılan araştırmalar stresin, balıklarda ovulasyonun gecikmesine, yumurta boyutunun azalmasına, erkeklerde sperm miktarının düşmesine ve yumurtaların hayatta kalma oranlarının strese maruz bırakılmamış olanlardan daha düşük olmasına neden olduğunu göstermiştir. Anahtar kelimeler: stres, balık, üreme, büyüme.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Büyüme ve üreme balıkların biyolojileri ve yaşamları üzerine etki eden en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Stres ise bu biyolojik sistem üzerine uyarıcı bir etki ve bunu takiben sistemin tepkisi olarak tanımlanmaktadır. Bu derlemede stresin balıklarda büyüme ve üreme üzerine etkileri incelenecektir.Stres; balıkların fiziksel ve ruhsal sınırlarının zorlanması ve tehdit edilmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Stres balığın vücutsal direncini zayıflatmakta ve ortamda doğal olarak bulunan fırsatçı patojenleri harekete geçirerek hastalığa yakalatabilmekte ve patojenler tarafından enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu durum su ürünleri yetiştiriciliğinde önemli bir sorun oluşturmaktadır.Yapılan çalışmalar balıklarda stresin metabolizmayı ve büyümeyi düzenleyici salgı yollarını etkileyerek büyümeyi ve balıklarda plazma gonadal steroid depresyonuna neden olarak yumurta kanalı tıkanıklığına ve dolayısıyla da üremeyi de kısıtlayıcı bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Yapılan araştırmalar stresin, balıklarda ovulasyonun gecikmesine, yumurta boyutunun azalmasına, erkeklerde sperm miktarının düşmesine ve yumurtaların hayatta kalma oranlarının strese maruz bırakılmamış olanlardan daha düşük olmasına neden olduğunu göstermiştir. Anahtar kelimeler: stres, balık, üreme, büyüme.
TÜRKER, Hakan; TÜRKER, Arzu
Bazı Bitki Özütlerinin Önemli Alabalık Patojenleri Üzerine Antibakteriyal Etkileri Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{TÜRKER2008,
title = {Bazı Bitki Özütlerinin Önemli Alabalık Patojenleri Üzerine Antibakteriyal Etkileri},
author = {Hakan TÜRKER and Arzu TÜRKER},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p50sbb.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Türkiye tatlı sularında yetiştiriciliği yapılan gökkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss, Walbaum) görülen en önemli bakteriyal patojenler Yersinia ruckeri, Aeromonas salmonicida ve Enterococcus seriolicida’dır. Bunların tedavisinde ciprofloxacin, tetracycline ve erythromycin gibi sentetik antibiyotikler kullanılmaktadır. Ancak, bu tür uygulamalar ile yetiştiricilikte daha dayanıklı bakteri ırkları oluşmaktadır. Ayrıca sentetik antibiyotiklerin sürekli kullanımı, üretim hedefinde olmayan türlere, tüketicilere ve çevreye karşı da tehdit oluşturmaktadır. Tıbbi bitkiler genel olarak geniş çapta hayvan ve insan hastalıklarında eski çağlardan bu yana kullanılmaktadır. Bu çalışmada Salvia tomentosa Miller, Salvia verticillata L., Thymus praecox Opiz, Fragaria vesca L., Filipendula ulmaria (L.) Maxim, Nymphaea alba L. ve Nuphar lutea (L.) Sm bitki türlerinden elde edilen su ve etanol özütlerinin bu üç tür bakteri üzerinde in-vitro ortamda antibakteriyal etkileri incelenecektir. Anahtar kelimeler: antibakteriyal aktivite, alabalık patojenleri, tıbbi bitki, alternatif tedavi},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Türkiye tatlı sularında yetiştiriciliği yapılan gökkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss, Walbaum) görülen en önemli bakteriyal patojenler Yersinia ruckeri, Aeromonas salmonicida ve Enterococcus seriolicida’dır. Bunların tedavisinde ciprofloxacin, tetracycline ve erythromycin gibi sentetik antibiyotikler kullanılmaktadır. Ancak, bu tür uygulamalar ile yetiştiricilikte daha dayanıklı bakteri ırkları oluşmaktadır. Ayrıca sentetik antibiyotiklerin sürekli kullanımı, üretim hedefinde olmayan türlere, tüketicilere ve çevreye karşı da tehdit oluşturmaktadır. Tıbbi bitkiler genel olarak geniş çapta hayvan ve insan hastalıklarında eski çağlardan bu yana kullanılmaktadır. Bu çalışmada Salvia tomentosa Miller, Salvia verticillata L., Thymus praecox Opiz, Fragaria vesca L., Filipendula ulmaria (L.) Maxim, Nymphaea alba L. ve Nuphar lutea (L.) Sm bitki türlerinden elde edilen su ve etanol özütlerinin bu üç tür bakteri üzerinde in-vitro ortamda antibakteriyal etkileri incelenecektir. Anahtar kelimeler: antibakteriyal aktivite, alabalık patojenleri, tıbbi bitki, alternatif tedavi
DİLER, Öznur
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{DİLER2008b,
title = {Balık Patojeni Saprolegnia Mantarlarına Karşı Bazı Doğal Bitkisel Ürünlerin Antifungal Etkisi Üzerinde Bir Araştırma},
author = {Öznur DİLER},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p51bbd.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Akuatik mantarlar (Saprolegniales / Oomycetes) balık kuluçkahanelerinin suyunda her mevsim bulunur ve sıklıkla ciddi enfeksiyonlara neden olur. Oomycetes grubu mantarlar balıklardan salmonidleri ve diğer kemikli balıkları etkileyen, ekonomik olarak önemli kayıplara neden olan bir gruptur. İnfeksiyon oluşması için seksüel olgunlaşma, deri bütünlüğünün bozulması ve çevresel stres vb. şartlar gereklidir. Gelişmekte olan salmonid yumurtaları ve fry’larda fungal enfeksiyonlar yaygın bir problemdir. Aşırı kalabalık, elle muamele, sıcaklıktaki değişimler, parazitizm, organik yükün artması ve seksüel olgunluk, Saprolegnia türlerinden kaynaklanan hastalıkları artırmaktadır. Malaşit yeşili, balık ve balık yumurtalarında enfeksiyon oluşturan mantarların kontrolünde etkilidir. Fakat malaşit yeşilinin kullanımı ülkemiz dahil pek çok ülkede kanserojenik olmasından dolayı yasaklanmıştır. Bu nedenle akuakültürde kullanılabilecek güvenli ve etkili fungusidlere gereksinim vardır. Bu çalışma ile, daha az toksik, doğal, ucuz bitkisel ürünler kullanarak, enfekte anaç gökkuşağı alabalığı ve yumurtaları üzerinde gelişen mantarların kontrolü ile ilgili çalışmalar değerlendirilecektir. Anahtar kelimeler: saprolegnia, gökkuşağı alabalığı, bitkisel ekstraktlar, antifungal etki.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Akuatik mantarlar (Saprolegniales / Oomycetes) balık kuluçkahanelerinin suyunda her mevsim bulunur ve sıklıkla ciddi enfeksiyonlara neden olur. Oomycetes grubu mantarlar balıklardan salmonidleri ve diğer kemikli balıkları etkileyen, ekonomik olarak önemli kayıplara neden olan bir gruptur. İnfeksiyon oluşması için seksüel olgunlaşma, deri bütünlüğünün bozulması ve çevresel stres vb. şartlar gereklidir. Gelişmekte olan salmonid yumurtaları ve fry’larda fungal enfeksiyonlar yaygın bir problemdir. Aşırı kalabalık, elle muamele, sıcaklıktaki değişimler, parazitizm, organik yükün artması ve seksüel olgunluk, Saprolegnia türlerinden kaynaklanan hastalıkları artırmaktadır. Malaşit yeşili, balık ve balık yumurtalarında enfeksiyon oluşturan mantarların kontrolünde etkilidir. Fakat malaşit yeşilinin kullanımı ülkemiz dahil pek çok ülkede kanserojenik olmasından dolayı yasaklanmıştır. Bu nedenle akuakültürde kullanılabilecek güvenli ve etkili fungusidlere gereksinim vardır. Bu çalışma ile, daha az toksik, doğal, ucuz bitkisel ürünler kullanarak, enfekte anaç gökkuşağı alabalığı ve yumurtaları üzerinde gelişen mantarların kontrolü ile ilgili çalışmalar değerlendirilecektir. Anahtar kelimeler: saprolegnia, gökkuşağı alabalığı, bitkisel ekstraktlar, antifungal etki.
EKİCİ, Seçil; CAN, Yasemin; DİLER, Öznur; DİDİNEN, Behire Işıl
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{EKİCİ2008,
title = {Bakteriyel Balık Patojenlerine Karşı Bazı Bitkisel Yağların Antibakteriyel Etkisi Üzerinde Bir Araştırma},
author = {Seçil EKİCİ and Yasemin CAN and Öznur DİLER and Behire Işıl DİDİNEN},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p53ubi.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Günümüzde bitkiler ve bitkisel ilaç hammaddeleri, tedavilerde kullanılan ilaçların büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Son yıllarda artan hastalıklara karşı sentetik yapılı ilaçların ve terapotik maddelerin yetersiz kalması ve yan etkilerinin saptanması, doğal ürünlerin kullanılma zorunluluğunu artırmıştır. Balık hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler ve kimyasal maddelerin kullanımı, ilaçlara dirençli bakterilerin gelişimine, balık etinde kalıntıya ve bırakıldıkları su ortamında olumsuz etkilere neden olabilmektedirler. Bu nedenle akuakültürde balık patojenleri ile mücadelede bitkisel ürünlerin kullanımı bir alternatif olarak görülmektedir. Bu araştırmada 7 farklı bitkisel yağın, Yersinia ruckeri, Aeromonas hydrophila, Lactococcus garviae, Vibrio anguillarum ve Flavobacterium psychrophilum gibi balık patojeni bakteriler üzeründeki antibakteriyel etkisi incelenmiş, özellikle kekik yağının yüksek antibakteriyel etkisi saptanmıştır. Anahtar kelimeler: balık patojenleri, antimikrobiyal aktivite, bitkisel yağlar},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Günümüzde bitkiler ve bitkisel ilaç hammaddeleri, tedavilerde kullanılan ilaçların büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Son yıllarda artan hastalıklara karşı sentetik yapılı ilaçların ve terapotik maddelerin yetersiz kalması ve yan etkilerinin saptanması, doğal ürünlerin kullanılma zorunluluğunu artırmıştır. Balık hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler ve kimyasal maddelerin kullanımı, ilaçlara dirençli bakterilerin gelişimine, balık etinde kalıntıya ve bırakıldıkları su ortamında olumsuz etkilere neden olabilmektedirler. Bu nedenle akuakültürde balık patojenleri ile mücadelede bitkisel ürünlerin kullanımı bir alternatif olarak görülmektedir. Bu araştırmada 7 farklı bitkisel yağın, Yersinia ruckeri, Aeromonas hydrophila, Lactococcus garviae, Vibrio anguillarum ve Flavobacterium psychrophilum gibi balık patojeni bakteriler üzeründeki antibakteriyel etkisi incelenmiş, özellikle kekik yağının yüksek antibakteriyel etkisi saptanmıştır. Anahtar kelimeler: balık patojenleri, antimikrobiyal aktivite, bitkisel yağlar
ÇİÇEK, Lerzan N; ERTAN, Osman Ö
Aksu Deresi’ndeki Alabalık Çiftliklerinin Su Niteliği Üzerine Etkisinin Belirlenmesi Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{ÇİÇEK2008,
title = {Aksu Deresi’ndeki Alabalık Çiftliklerinin Su Niteliği Üzerine Etkisinin Belirlenmesi},
author = {Lerzan N ÇİÇEK and Osman Ö ERTAN},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p57ybi.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Canlıların yaşamı için gerekli su kaynaklarının sınırlı olması ve bunların insanlar tarafından değişime uğratılması su kirliliği sorununu ortaya çıkarmaktadır. Su kaynaklarının kirlenmesi hem ekonomik kayıplara neden olmakta hem de canlıların yaşamını tehdit etmektedir. Son zamanlarda su ürünleri yetiştiriciliğinin çeşitli olumsuz etkileri olduğu ve bu nedenle sınırlandırılması gerektiği ülkemizde de tartışılmaya başlanmıştır. Daha çok kafeslerde balık yetiştiriciliğinin çevresel etkileri ile ilgili çalışmalar yapılmasına karşın iç sularda yapılan yetiştiriciliğin çevresel etkileri pek araştırılmamıştır. Aksu Deresi’nde yaptığımız araştırmada, akarsu üzerine kurulmuş olan 7 tane alabalık çiftliğinin akarsuya ve sucul çevreye etkisini belirlemek amacıyla fiziko-kimyasal verilere göre su niteliği belirlenmiştir. Şubat 2007-Ocak 2008 tarihleri arasında toplam 4 istasyondan alınan örneklerde, Oksijen, pH, sıcaklık, elektriksel iletkenlik, NH-4-N, NO-2-N, NO-3-N, PO4-3-P, SO-24, Ca+2, Mg+2, toplam sertlik, organik madde değerleri tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar Klee (1991)’ye göre değerlendirilerek su niteliği belirlenmiştir. Fiziko-kimyasal verilerle tespit edilen su niteliği değerlerine göre Aksu Deresi üzerinde yer alan 4 istasyonda kritik derecede kirlenme tespit edilmemiştir. Tüm istasyonların I. Kalite sınıfında ve organik olarak az kirlenmiş akarsu sınıfında olduğu saptanmıştır. Anahtar kelimeler: aksu deresi, su niteliği, alabalık yetiştiriciliği, su kirliliği.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Canlıların yaşamı için gerekli su kaynaklarının sınırlı olması ve bunların insanlar tarafından değişime uğratılması su kirliliği sorununu ortaya çıkarmaktadır. Su kaynaklarının kirlenmesi hem ekonomik kayıplara neden olmakta hem de canlıların yaşamını tehdit etmektedir. Son zamanlarda su ürünleri yetiştiriciliğinin çeşitli olumsuz etkileri olduğu ve bu nedenle sınırlandırılması gerektiği ülkemizde de tartışılmaya başlanmıştır. Daha çok kafeslerde balık yetiştiriciliğinin çevresel etkileri ile ilgili çalışmalar yapılmasına karşın iç sularda yapılan yetiştiriciliğin çevresel etkileri pek araştırılmamıştır. Aksu Deresi’nde yaptığımız araştırmada, akarsu üzerine kurulmuş olan 7 tane alabalık çiftliğinin akarsuya ve sucul çevreye etkisini belirlemek amacıyla fiziko-kimyasal verilere göre su niteliği belirlenmiştir. Şubat 2007-Ocak 2008 tarihleri arasında toplam 4 istasyondan alınan örneklerde, Oksijen, pH, sıcaklık, elektriksel iletkenlik, NH-4-N, NO-2-N, NO-3-N, PO4-3-P, SO-24, Ca+2, Mg+2, toplam sertlik, organik madde değerleri tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar Klee (1991)’ye göre değerlendirilerek su niteliği belirlenmiştir. Fiziko-kimyasal verilerle tespit edilen su niteliği değerlerine göre Aksu Deresi üzerinde yer alan 4 istasyonda kritik derecede kirlenme tespit edilmemiştir. Tüm istasyonların I. Kalite sınıfında ve organik olarak az kirlenmiş akarsu sınıfında olduğu saptanmıştır. Anahtar kelimeler: aksu deresi, su niteliği, alabalık yetiştiriciliği, su kirliliği.
AŞIR, Umut; PULATSÜ, Serap
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{AŞIR2008,
title = {Kesikköprü Baraj Gölü’nde Ağ Kafeslerde Gökkuşağı Alabalığının (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) Pelet Ve Ekstrude Yemle Besiciliğinden Kaynaklanan Azot-Fosfor Yükünün Tahmini},
author = {Umut AŞIR and Serap PULATSÜ},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p03usu.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Bu araştırma, Kesikköprü Baraj Gölü’nde Nisan-Temmuz 2006 tarihleri arasında, yaklaşık 20’şer ton/yıl kapasiteli, pelet ve ekstrude yem kullanılarak gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss Walbaum,1792) yetiştiriciliği yapan iki farklı kafes işletmesinden göle bırakılan azot ve fosfor yükünün tahmini amacıyla yürütülmüştür. İşletmelerde, azot düzeyi % 8.1 ve fosfor düzeyi % 1.24 olan pelet yemin kullanıldığı kafeslerde, yem dönüşüm oranı 1.27 ve 1.38, balıkta tutulan azot düzeyi % 45.63 ve % 43.75 ve fosfor düzeyi % 30.00 ve % 26.36 olarak tespit edilmiştir. Azot düzeyi % 7.8 ve fosfor düzeyi % 0.96 olan ekstrude yemin kullanıldığı kafeslerde ise yem dönüşüm oranı 1.25, balıkta tutulan azot düzeyi % 65.65 ve % 73.49 ve fosfor düzeyi % 38.89 ve % 34.23 olarak tespit edilmiştir.Kesikköprü Baraj Gölü’nde pelet yemin kullanıldığı kafeslerde azot yükü 54.00 ve 62.92 kg/ton balık üretimi , fosfor yükü 10.66 ve 12.17 kg/ton balık üretimi; ekstrude yemin kullanıldığı kafeslerde ise azot yükü 33.47 ve 25.97 kg/ton balık üretimi, fosfor yükü 7.32 ve 7.96 kg/ton balık üretimi olarak tahmin edilmiştir. İşletmelerde bir ton pelet yem tüketiminde göle bırakılan azot yükü 44.00 ve 45.56 kg, fosfor yükü 8.38 ve 8.82 kg olarak tahmin edilmiştir. Bir ton ekstrude yem kullanıldığında ise göle bırakılan azot yükü 26.77 ve 20.66 kg fosfor yükü 5.85 ve 6.34 kg olarak tahmin edilmiştir.Araştırmada elde edilen kantitatif bulgular ışığında, kafeslerde gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliğinin yapıldığı iç sularda yetiştiriciliğin sürdürülebilirliğini sağlamak ve yetiştiriciliğin ötrofikasyona etkisini minimuma indirmek açısından ekstrude yem kullanımının uygun olacağı belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, azot ve fosfor yükü, kafeslerde balık yetiştiriciliği, pelet ve ekstrude yem, su kalitesi},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu araştırma, Kesikköprü Baraj Gölü’nde Nisan-Temmuz 2006 tarihleri arasında, yaklaşık 20’şer ton/yıl kapasiteli, pelet ve ekstrude yem kullanılarak gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss Walbaum,1792) yetiştiriciliği yapan iki farklı kafes işletmesinden göle bırakılan azot ve fosfor yükünün tahmini amacıyla yürütülmüştür. İşletmelerde, azot düzeyi % 8.1 ve fosfor düzeyi % 1.24 olan pelet yemin kullanıldığı kafeslerde, yem dönüşüm oranı 1.27 ve 1.38, balıkta tutulan azot düzeyi % 45.63 ve % 43.75 ve fosfor düzeyi % 30.00 ve % 26.36 olarak tespit edilmiştir. Azot düzeyi % 7.8 ve fosfor düzeyi % 0.96 olan ekstrude yemin kullanıldığı kafeslerde ise yem dönüşüm oranı 1.25, balıkta tutulan azot düzeyi % 65.65 ve % 73.49 ve fosfor düzeyi % 38.89 ve % 34.23 olarak tespit edilmiştir.Kesikköprü Baraj Gölü’nde pelet yemin kullanıldığı kafeslerde azot yükü 54.00 ve 62.92 kg/ton balık üretimi , fosfor yükü 10.66 ve 12.17 kg/ton balık üretimi; ekstrude yemin kullanıldığı kafeslerde ise azot yükü 33.47 ve 25.97 kg/ton balık üretimi, fosfor yükü 7.32 ve 7.96 kg/ton balık üretimi olarak tahmin edilmiştir. İşletmelerde bir ton pelet yem tüketiminde göle bırakılan azot yükü 44.00 ve 45.56 kg, fosfor yükü 8.38 ve 8.82 kg olarak tahmin edilmiştir. Bir ton ekstrude yem kullanıldığında ise göle bırakılan azot yükü 26.77 ve 20.66 kg fosfor yükü 5.85 ve 6.34 kg olarak tahmin edilmiştir.Araştırmada elde edilen kantitatif bulgular ışığında, kafeslerde gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliğinin yapıldığı iç sularda yetiştiriciliğin sürdürülebilirliğini sağlamak ve yetiştiriciliğin ötrofikasyona etkisini minimuma indirmek açısından ekstrude yem kullanımının uygun olacağı belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, azot ve fosfor yükü, kafeslerde balık yetiştiriciliği, pelet ve ekstrude yem, su kalitesi
BOSTAN, Hasan
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{BOSTAN2008,
title = {Isparta İlindeki Alabalık (Oncorhynchus Mykiss,W.,1792 ) İşletmelerinde Kullanılan Karma Yemlerin Analizi Üzerine Bir Araştırma},
author = {Hasan BOSTAN},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p06asa.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Bu çalışmada, Isparta ilindeki bazı alabalık işletmelerinden karma yem numuneleri ve bunların etiketleri alınmıştır. Bu amaçla yıllık kapasitesi 10 ton/yıl olan 15 farklı işletme seçilmiştir. Yemlerin ham yağ, ham kül, ham selüloz, ham protein, kuru madde miktarları analiz yapılarak, nitrojensiz öz madde ve organik madde miktarları ise hesaplanarak bulunmuştur. Karma yemlere ait kimyasal analiz sonuçları ile etiket bilgileri karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, Isparta’daki alabalık işletmelerinin kullanmış oldukları karma yemlerin analiz sonuçları ile etiket bilgilerinin benzer olduğu söylenebilir. Anahtar kelimeler: alabalık işletmesi, karma yem, kimyasal analiz, ısparta.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada, Isparta ilindeki bazı alabalık işletmelerinden karma yem numuneleri ve bunların etiketleri alınmıştır. Bu amaçla yıllık kapasitesi 10 ton/yıl olan 15 farklı işletme seçilmiştir. Yemlerin ham yağ, ham kül, ham selüloz, ham protein, kuru madde miktarları analiz yapılarak, nitrojensiz öz madde ve organik madde miktarları ise hesaplanarak bulunmuştur. Karma yemlere ait kimyasal analiz sonuçları ile etiket bilgileri karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, Isparta’daki alabalık işletmelerinin kullanmış oldukları karma yemlerin analiz sonuçları ile etiket bilgilerinin benzer olduğu söylenebilir. Anahtar kelimeler: alabalık işletmesi, karma yem, kimyasal analiz, ısparta.
HARMANTEPE, Fatma Burcu; DOĞAN, Gaye; KARSLI, Zafer; ARAL, Orhan; KAYA, Dilara
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{HARMANTEPE2008,
title = {Kahverengi ve Beyaz Balık Unu İçeren Yemlerin Gökkuşağı Alabalığı Yavrularının Büyümesi Üzerine Etkileri},
author = {Fatma Burcu HARMANTEPE and Gaye DOĞAN and Zafer KARSLI and Orhan ARAL and Dilara KAYA},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p08sss.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Bu çalışmada, gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss W.) yavrularının yemlerinde kullanılan kahverengi balık unu (hamsi, Engraulis encrasicolus L.) ve beyaz balık ununun (morina, Gadus morhua L.) büyüme performansı, yem ve protein değerlendirme üzerine etkisi araştırılmıştır. Denemede kullanılan iki yem isonitrojenik (460 g kg-1) ve isolipidik (200 g kg-1) olacak şekilde formüle edilmiştir. Üç tekerrür olarak planlanan denemede ortalama ağırlığı 10 g olan 120 adet yavru balık kullanılmıştır. Balıklar 30 gün süreyle günde iki kez doyuncaya kadar yemlenmişlerdir. Deneme sonunda en iyi spesifik büyüme oranı, yem değerlendirme sayısı ve protein dönüşüm randımanı beyaz balık unu içeren yemle beslenen gruptan elde edilmiş ve gruplar arasındaki fark önemli (p<0.05) bulunmuştur. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, oncorhynchus mykiss, beyaz balık unu, kahverengi balık unu, büyüme},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada, gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss W.) yavrularının yemlerinde kullanılan kahverengi balık unu (hamsi, Engraulis encrasicolus L.) ve beyaz balık ununun (morina, Gadus morhua L.) büyüme performansı, yem ve protein değerlendirme üzerine etkisi araştırılmıştır. Denemede kullanılan iki yem isonitrojenik (460 g kg-1) ve isolipidik (200 g kg-1) olacak şekilde formüle edilmiştir. Üç tekerrür olarak planlanan denemede ortalama ağırlığı 10 g olan 120 adet yavru balık kullanılmıştır. Balıklar 30 gün süreyle günde iki kez doyuncaya kadar yemlenmişlerdir. Deneme sonunda en iyi spesifik büyüme oranı, yem değerlendirme sayısı ve protein dönüşüm randımanı beyaz balık unu içeren yemle beslenen gruptan elde edilmiş ve gruplar arasındaki fark önemli (p<0.05) bulunmuştur. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, oncorhynchus mykiss, beyaz balık unu, kahverengi balık unu, büyüme
KELEŞTEMUR, Gülüzar TUNA; ÖZDEMİR, Yaşar
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{KELEŞTEMUR2008,
title = {Gökkuşağı Alabalığı’nın (Oncorhynchus mykiss, W. 1792) Kortizol ve Glikoz Düzeylerine Nakil İşleminin Etkisi},
author = {Gülüzar TUNA KELEŞTEMUR and Yaşar ÖZDEMİR},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p11bbs.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Bu çalışmada, gökkuşağı alabalığının kan kortizol ve glikoz düzeylerine nakil işleminin etkisi araştırıldı. Bu amaçla Keban’da bulunan özel bir alabalık üretim tesisinden, ortalama ağırlığı 40,5±0,5 g ve ortalama uzunluğu 15,6±0,13 cm olan 40 adet balık, Devlet Su İşleri (DSİ)’ nin Keban Su Ürünleri Üretim Tesisine nakil edildi. Balıklardan nakilden hemen sonra, 12 saat sonra ve 24 saat sonra alınan kan örnekleri ile kontrol grubunun kan örneklerinin analizleri yapılarak istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Buna göre, nakilden hemen sonra alınan kan örneklerinin kortizol seviyelerinin diğer gruplardan önemli düzeyde (p<0,01) yüksek olduğu, 24 saat sonunda ise kortizol seviyelerinin kontrol grubundaki bazal değere ulaştığı tespit edildi. Nakilden hemen sonra alınan kan örneklerinin glikoz seviyelerinin diğer gruplara göre önemli (p<0,05) düzeyde yüksek olduğu belirlendi. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, kortizol, glikoz balıklarda nakil işlemi, stres},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu çalışmada, gökkuşağı alabalığının kan kortizol ve glikoz düzeylerine nakil işleminin etkisi araştırıldı. Bu amaçla Keban’da bulunan özel bir alabalık üretim tesisinden, ortalama ağırlığı 40,5±0,5 g ve ortalama uzunluğu 15,6±0,13 cm olan 40 adet balık, Devlet Su İşleri (DSİ)’ nin Keban Su Ürünleri Üretim Tesisine nakil edildi. Balıklardan nakilden hemen sonra, 12 saat sonra ve 24 saat sonra alınan kan örnekleri ile kontrol grubunun kan örneklerinin analizleri yapılarak istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Buna göre, nakilden hemen sonra alınan kan örneklerinin kortizol seviyelerinin diğer gruplardan önemli düzeyde (p<0,01) yüksek olduğu, 24 saat sonunda ise kortizol seviyelerinin kontrol grubundaki bazal değere ulaştığı tespit edildi. Nakilden hemen sonra alınan kan örneklerinin glikoz seviyelerinin diğer gruplara göre önemli (p<0,05) düzeyde yüksek olduğu belirlendi. Anahtar kelimeler: gökkuşağı alabalığı, kortizol, glikoz balıklarda nakil işlemi, stres
YILDIRIM, Ayhan; ARSLAN, Murat; BEKTAŞ, Serdar; PETERS, Edward J
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{YILDIRIM2008b,
title = {Yukarı Çoruh Havzasında (Türkiye), Farklı Habitatlarda Yaşayan Dere Alabalığının (Salmo trutta L.) Büyüme Özellikleri},
author = {Ayhan YILDIRIM and Murat ARSLAN and Serdar BEKTAŞ and Edward J PETERS},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p15bbd.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Bu araştırmada, dere alabalığının; oransal ağırlığı, ortalama boyları, kondisyon faktörü ve boy-ağırlık ilişkisi gibi büyüme parametreleri üzerine farklı habitatlarin etkisini araştırıldı. Balıklar; içerisinde Göbekli göl, Koyun gölü ve kuzu göl ve Aksu deresini bulunduran ve Yedi Göller olarak adlandırılan bölgeden Ağustos 2002 yılında yakalandı. Kuzu gölü ve Aksu deresindeki balıkların boy ağırlık ilişkisindeki b değerinin 3 den farkı istatistik olarak önemli (p<0.05) ve negative allometrik bir büyüme gösterirken, Göbekli ve Koyun göllerindeki balıkların b değerinin 3 den farkı önemsiz (p>0.05) ve izömetrik bir büyüme gösterdiği tespit edilmiştir. Yapılan kovaryans analizine gore, habitatlardan elde edilen balıkların b değerleri arasındaki farklılık istatistik olarak önemli bulunmuştur (p<0.05). Aynı zamanda, kondisyon faktörü ve oransal ağırlık değerleri de habitatlar arasında varyasyon göstermiştir. Veriler Göbekli göl ve Koyun gölünün büyüme ve beslenmeye daha elverişli olduğu, fakat Aksu deresindeki sert çevresel şartlarda bulunduğunu göstermiştir. Anahtar kelimeler: dere alabaliği, salmo trutta, yedigöller, çoruh havzasi, büyüme, habitat, kondisyon},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Bu araştırmada, dere alabalığının; oransal ağırlığı, ortalama boyları, kondisyon faktörü ve boy-ağırlık ilişkisi gibi büyüme parametreleri üzerine farklı habitatlarin etkisini araştırıldı. Balıklar; içerisinde Göbekli göl, Koyun gölü ve kuzu göl ve Aksu deresini bulunduran ve Yedi Göller olarak adlandırılan bölgeden Ağustos 2002 yılında yakalandı. Kuzu gölü ve Aksu deresindeki balıkların boy ağırlık ilişkisindeki b değerinin 3 den farkı istatistik olarak önemli (p<0.05) ve negative allometrik bir büyüme gösterirken, Göbekli ve Koyun göllerindeki balıkların b değerinin 3 den farkı önemsiz (p>0.05) ve izömetrik bir büyüme gösterdiği tespit edilmiştir. Yapılan kovaryans analizine gore, habitatlardan elde edilen balıkların b değerleri arasındaki farklılık istatistik olarak önemli bulunmuştur (p<0.05). Aynı zamanda, kondisyon faktörü ve oransal ağırlık değerleri de habitatlar arasında varyasyon göstermiştir. Veriler Göbekli göl ve Koyun gölünün büyüme ve beslenmeye daha elverişli olduğu, fakat Aksu deresindeki sert çevresel şartlarda bulunduğunu göstermiştir. Anahtar kelimeler: dere alabaliği, salmo trutta, yedigöller, çoruh havzasi, büyüme, habitat, kondisyon
YEŞİLAYER, Nihat; DOĞAN, Gaye; KARSLI, Zafer; ARAL, Orhan
Triploid Alabalık Üretimi Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{YEŞİLAYER2008b,
title = {Triploid Alabalık Üretimi},
author = {Nihat YEŞİLAYER and Gaye DOĞAN and Zafer KARSLI and Orhan ARAL},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p16abb.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Dünyada ve ülkemizde yetiştiriciliği yapılan su ürünleri arasında ilk sırayı alan Gökkuşağı alabalığı üzerinde yapılan genetik çalışmalar özellikle son yıllarda büyük artış göstermiştir. Bu çalışmalardan biri de kromozom manipulasyonudur. Bu gibi manipulasyonların en önemli yararı metabolik enerjinin gamet gelişimi yerine somatik büyümeye harcanmasını sağlamasıdır. Böylece balıklarda üreme aktivitesinin büyüme, yaşama ve et kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Kromozom manipulasyonu ile triploidliğin sağlanması, ikinci mayoz bölünme bloke edilip ikinci kutup hücresinin döllenmeden sonra tutulması ile sağlanabilmektedir. Özellikle Gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliğinde eğer büyük boyda balıkla çalışılacaksa triploid Gökkuşağı balıklarının eldesi üreticilere önemli ölçüde büyük ekonomik kazanç sağlayabilir. Ülkemizde triploid uygulaması ile ilgili çok az sayıda çalışma bulunduğundan, triploid balıklarla ilgili çalışmaların sayısının artması ve bu konuda kapsamlı araştırmaların yapılması gerekmektedir. Bu nedenle bu derlemede, triploid balık üretiminde balıklarda cinsiyet oluşum mekanizmaları, cinsiyet kontrolü ve şu anda uygulanabilen teknikler özetlenmiştir. Anahtar kelimeler: triploid balık, gökkuşağı alabalığı, cinsiyet kontrol metotları},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Dünyada ve ülkemizde yetiştiriciliği yapılan su ürünleri arasında ilk sırayı alan Gökkuşağı alabalığı üzerinde yapılan genetik çalışmalar özellikle son yıllarda büyük artış göstermiştir. Bu çalışmalardan biri de kromozom manipulasyonudur. Bu gibi manipulasyonların en önemli yararı metabolik enerjinin gamet gelişimi yerine somatik büyümeye harcanmasını sağlamasıdır. Böylece balıklarda üreme aktivitesinin büyüme, yaşama ve et kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Kromozom manipulasyonu ile triploidliğin sağlanması, ikinci mayoz bölünme bloke edilip ikinci kutup hücresinin döllenmeden sonra tutulması ile sağlanabilmektedir. Özellikle Gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliğinde eğer büyük boyda balıkla çalışılacaksa triploid Gökkuşağı balıklarının eldesi üreticilere önemli ölçüde büyük ekonomik kazanç sağlayabilir. Ülkemizde triploid uygulaması ile ilgili çok az sayıda çalışma bulunduğundan, triploid balıklarla ilgili çalışmaların sayısının artması ve bu konuda kapsamlı araştırmaların yapılması gerekmektedir. Bu nedenle bu derlemede, triploid balık üretiminde balıklarda cinsiyet oluşum mekanizmaları, cinsiyet kontrolü ve şu anda uygulanabilen teknikler özetlenmiştir. Anahtar kelimeler: triploid balık, gökkuşağı alabalığı, cinsiyet kontrol metotları
GÜNDÜZ, Suna Gül; GÖZÜ, Büket Buşra; BAŞTÜRK, Özden
Triploit ve Diploit Alabalıkların Vücut Kompozisyonları Arasındaki Farklılıklar Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{GÜNDÜZ2008,
title = {Triploit ve Diploit Alabalıkların Vücut Kompozisyonları Arasındaki Farklılıklar},
author = {Suna Gül GÜNDÜZ and Büket Buşra GÖZÜ and Özden BAŞTÜRK},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p18sby.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Günümüzde, yetiştiricilik için uyarlanmış triploid oluşumu steril Salmonların verimli bir şekilde üretilmesi için kullanılan en etkili yöntemlerden biridir (Benfey and Biron, 2000). Triploit balıklar üç set kromozom içerir, sterildir ve enerjilerinin tümünü büyüme üzerine kullanmaktadırlar. Balıklar cinsi olguluğa eriştiklerinde, enerjilerinin çoğunu üreme için harcarlar, bunun sonucunda balıklarda düşük büyüme oranı, ölüm oranının artışı ve düşük et kalitesi gözlenir (Donaldson and Devlin, 1996). Bu nedenle triploid balıkların üretimi, pazarlanabilir boyuta ulaşmadan önce cinsel olgunluğa erişen balıklarda tercih edilmektedir (Budino at all, 2006).Triploit ve diploit balıkların vücut kompozisyonları hakkındaki literatürdeki bilgiler oldukça azdır (Maxime, 2008). Yapılan çalışmalarda, triploitlerde diploitlerden daha yüksek bir vücut ağırlığı ve karkas yüzdesi olduğu tespit edilmiştir (6 kg ile 4 kg ve %66 ile %52). Triploit balıklarda daha düşük elektrik iletkenliği değerleri ile daha koyu ve daha kırmızı et rengi gözlenmiştir. Triploit alabalığın filetolarının diploitlerden daha fazla yağ ve daha az nem içerdiği (Sırasıyla %6 ile %3 ve %68 ile %74), protein içeriği üzerine ploidinin etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Triploit gökkuşağı alabalığının sırt ve pelvik yüzgeci bölgelerindeki beyaz ve orta kas lif alanlarının diploitlerden nispeten daha fazla olduğu bulunmuştur. Ayrıca pelvik yüzgeci bölümünde, beyaz kas lif bölgelerinin sırt yüzgeci bölümünden daha fazla olduğu tespit edilmiştir (Poontawee at all, 2007). Sonuçta, yetişkin triploid gökkuşağı alabalığının lifteki aşırı büyümeden dolayı daha hızlı geliştiği ve diploid balıklardan daha iyi bir et kalitesine sahip olduğu belirtilmektedir (Maxime, 2008). Anahtar kelimeler: triploit, diploit, alabalık, vücut kompozisyonu.},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Günümüzde, yetiştiricilik için uyarlanmış triploid oluşumu steril Salmonların verimli bir şekilde üretilmesi için kullanılan en etkili yöntemlerden biridir (Benfey and Biron, 2000). Triploit balıklar üç set kromozom içerir, sterildir ve enerjilerinin tümünü büyüme üzerine kullanmaktadırlar. Balıklar cinsi olguluğa eriştiklerinde, enerjilerinin çoğunu üreme için harcarlar, bunun sonucunda balıklarda düşük büyüme oranı, ölüm oranının artışı ve düşük et kalitesi gözlenir (Donaldson and Devlin, 1996). Bu nedenle triploid balıkların üretimi, pazarlanabilir boyuta ulaşmadan önce cinsel olgunluğa erişen balıklarda tercih edilmektedir (Budino at all, 2006).Triploit ve diploit balıkların vücut kompozisyonları hakkındaki literatürdeki bilgiler oldukça azdır (Maxime, 2008). Yapılan çalışmalarda, triploitlerde diploitlerden daha yüksek bir vücut ağırlığı ve karkas yüzdesi olduğu tespit edilmiştir (6 kg ile 4 kg ve %66 ile %52). Triploit balıklarda daha düşük elektrik iletkenliği değerleri ile daha koyu ve daha kırmızı et rengi gözlenmiştir. Triploit alabalığın filetolarının diploitlerden daha fazla yağ ve daha az nem içerdiği (Sırasıyla %6 ile %3 ve %68 ile %74), protein içeriği üzerine ploidinin etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Triploit gökkuşağı alabalığının sırt ve pelvik yüzgeci bölgelerindeki beyaz ve orta kas lif alanlarının diploitlerden nispeten daha fazla olduğu bulunmuştur. Ayrıca pelvik yüzgeci bölümünde, beyaz kas lif bölgelerinin sırt yüzgeci bölümünden daha fazla olduğu tespit edilmiştir (Poontawee at all, 2007). Sonuçta, yetişkin triploid gökkuşağı alabalığının lifteki aşırı büyümeden dolayı daha hızlı geliştiği ve diploid balıklardan daha iyi bir et kalitesine sahip olduğu belirtilmektedir (Maxime, 2008). Anahtar kelimeler: triploit, diploit, alabalık, vücut kompozisyonu.
AYNA, Ekrem; GÜNER, Yusuf; KIZAK, Volkan
Molecular Basis of STRs (Short Tandem Repeats) in Trout and Salmon Genotyping Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{AYNA2008,
title = {Molecular Basis of STRs (Short Tandem Repeats) in Trout and Salmon Genotyping},
author = {Ekrem AYNA and Yusuf GÜNER and Volkan KIZAK},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p19dbs.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Multilocus DNA fingerprinting technologies enable great chances to identify valuable commercial traits in salmon and trout species by genetic analysis which involves the detection of allelic variations or polymorphisms in the genome by series of markers. Simply DNA fingerprinting is sizing an amplified deoxyribonucleic acid chain structure. AFLP, RFLP, TRFLP and MLPA technologies are some successful popular examples of fingerprinting however the application in these marker systems are labour intensive. STRs and microsatellites are superior to these marker systems because of their high polymorphism, high abundance, small locus size, even genomic distribution, and codominance of inheritance. Genetic Analysis of STRs involves the detection of allelic variations or polymorphisms in the genome by a genetic marker. In salmon and trout genotyping with polymorphic markers is done for one major purpose ; Identification of valuable QTL as well as traits. STRs sometime referred as VNTRs are repeated sequences, generally 2-7 bases in length. The number of repeat units in STRs can vary from 10 to 1,000 and variations lead to length variation between flanking DNA. Similar to other fingerprintings primers hybridize to known sequences flanking the repeated DNA and are used to amplify the repeats then the generated amplified DNA fragments are separated and sized on an automated capillary electrophoresis device.The whole process can be named as automated fragment analysis. This genotyping process is only the beginning of the problem . First researchers have to design their study and obtain sequence information. If preferred repeat-containing elements can be mined from databases and mainly done in this way. This document as a summarised application notes, aims to inform some basics of automated STR genotyping within instrumentation and wet lab applicatins in salmon and trout species as a basic minimized training which may be encourage native scientist for large scale united projects. Keywords: short tandem repeats, multilocus dna fingerprinting, salmon, trout, genotyping, automated genotyping},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Multilocus DNA fingerprinting technologies enable great chances to identify valuable commercial traits in salmon and trout species by genetic analysis which involves the detection of allelic variations or polymorphisms in the genome by series of markers. Simply DNA fingerprinting is sizing an amplified deoxyribonucleic acid chain structure. AFLP, RFLP, TRFLP and MLPA technologies are some successful popular examples of fingerprinting however the application in these marker systems are labour intensive. STRs and microsatellites are superior to these marker systems because of their high polymorphism, high abundance, small locus size, even genomic distribution, and codominance of inheritance. Genetic Analysis of STRs involves the detection of allelic variations or polymorphisms in the genome by a genetic marker. In salmon and trout genotyping with polymorphic markers is done for one major purpose ; Identification of valuable QTL as well as traits. STRs sometime referred as VNTRs are repeated sequences, generally 2-7 bases in length. The number of repeat units in STRs can vary from 10 to 1,000 and variations lead to length variation between flanking DNA. Similar to other fingerprintings primers hybridize to known sequences flanking the repeated DNA and are used to amplify the repeats then the generated amplified DNA fragments are separated and sized on an automated capillary electrophoresis device.The whole process can be named as automated fragment analysis. This genotyping process is only the beginning of the problem . First researchers have to design their study and obtain sequence information. If preferred repeat-containing elements can be mined from databases and mainly done in this way. This document as a summarised application notes, aims to inform some basics of automated STR genotyping within instrumentation and wet lab applicatins in salmon and trout species as a basic minimized training which may be encourage native scientist for large scale united projects. Keywords: short tandem repeats, multilocus dna fingerprinting, salmon, trout, genotyping, automated genotyping
AKSAKAL, Ercüment; CEYHUN, Saltuk Buğrahan; ERDOĞAN, Orhan; ÇİLTAŞ, Abdulkadir
Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Mikrosatelit Markırların Seleksiyon Amaçlı Kullanımı Conference
I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta, 2008.
@conference{AKSAKAL2008,
title = {Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Mikrosatelit Markırların Seleksiyon Amaçlı Kullanımı},
author = {Ercüment AKSAKAL and Saltuk Buğrahan CEYHUN and Orhan ERDOĞAN and Abdulkadir ÇİLTAŞ},
url = {http://www.akuademi.net/as/ALA2008/P/p21bib.pdf},
year = {2008},
date = {2008-10-16},
booktitle = {I. ULUSAL ALABALIK SEMPOZYUMU 2008, 14-16 Ekim 2008, Isparta},
abstract = {Gelişen gen teknolojisine bağlı olarak Restriksion parçacık uzunluk polimorfizmi (RFLP), Rastgele çoğaltılmış polimorfik DNA (RAPD), Çoğaltılmış parça uzunluk polimorfizmleri (AFLP), Mikrosatelitler (STR veya SSR) ve Tek nükleotid polimorfizmleri (SNP) gibi moleküler tekniklerin su ürünlerinde kullanımı her geçen gün artmaktadır. Bu gen teknolojileri ile elde edilen ıslah çalışmaları dikkate değerdir. Yetiştiriciliği en çok yapılan türlerden biri olan alabalıklarda ıslah ve yetiştirme programları için gerekli olan bilgilerin tespiti büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmalarda moleküler tekniklerin kullanımı elde edilen bilgilerin güvenilirliğini arttırmaktadır. Bu makalede mikrosatelit markırların su ürünleri yetiştiriciliğinde seleksiyon amaçlı kullanımı ile ilgili çalışmalar bir araya getirilmiştir. Anahtar kelimeler: alabalık, mikrosatelit, seleksiyon},
keywords = {},
pubstate = {published},
tppubtype = {conference}
}
Gelişen gen teknolojisine bağlı olarak Restriksion parçacık uzunluk polimorfizmi (RFLP), Rastgele çoğaltılmış polimorfik DNA (RAPD), Çoğaltılmış parça uzunluk polimorfizmleri (AFLP), Mikrosatelitler (STR veya SSR) ve Tek nükleotid polimorfizmleri (SNP) gibi moleküler tekniklerin su ürünlerinde kullanımı her geçen gün artmaktadır. Bu gen teknolojileri ile elde edilen ıslah çalışmaları dikkate değerdir. Yetiştiriciliği en çok yapılan türlerden biri olan alabalıklarda ıslah ve yetiştirme programları için gerekli olan bilgilerin tespiti büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmalarda moleküler tekniklerin kullanımı elde edilen bilgilerin güvenilirliğini arttırmaktadır. Bu makalede mikrosatelit markırların su ürünleri yetiştiriciliğinde seleksiyon amaçlı kullanımı ile ilgili çalışmalar bir araya getirilmiştir. Anahtar kelimeler: alabalık, mikrosatelit, seleksiyon
Kaynak Gösterimi
Burada yer alan makaleler, 14-16 Ekim 2008 tarihlerinde Isparta’da yapılan I. Ulusal Alabalık Sempozyumunda sunulmuştur. Makaleleri yayınlarınızda kaynak olarak kullanırken lütfen bu bilgiye yer veriniz.